14 Mart 2010 Pazar

Saatleri Ayarlama Enstitüsü


Ahmet Hamdi Tanpınar bana çok yakın gelirdi esasen, ama hiç bir kitabını okumamıştım, bir kaç şiirinin olduğundan haberdardım sadece; Mithat Körler gibiydi bir nevi, adamı çok iyi tanıyordum, ama hiç bir şarkısını bilmiyordum.Bu kitabı okuduktan sonra deyeceğiniz bir çok cümle, gark olacağınız bir çok düşünce olacaktır, lakin birisi şudur, "bu kitabı daha önce nasıl olur da okuyamam ulan?"

Kutsal kitaptır Saatleri Ayarlama Enstitüsü!Türk modernleşmesinin düştüğü kavram kargaşasını, doğunun batıya dönmek istemesi ve yönleri karıştırmasını, olmayacak kurgularla tiye alan şaheser.

Bu kitabı okurken bir çok yerde kahkaha atacaksınızdır.Bu kadar komik, bu kadar mükemmel mizah hatta daha ağırı kara mizah zor bulur, okursunuz hayatınızda.

Şu an ne yazacağımı bilmiyorum ha, ne yazmak istesem "ama bir de şu var, ama onu yazmiyim merak etsinler, ama orası da harika, bari biraz anlatayım, yok ama büyüsü kaçmasın..." gibi sayıklamalarla boğuşuyorum...

Bir kere ne kadar anlatsam, övsem de bu kitabın hak ettiği iltifatların hakkını veremem.Neyse devam ediyorum...

Sıradan bir adam olan Hayri İrdal, kendi hayatını ve kendi hayatı etrafında gelişen olayları anlatır kitapta, asıl olan budur.Ve işin ilginci Hayri İrdal, asla ve asla farklı, merak edilecek bir hayat yaşayacak adam değildir, zaten Hayri İrdal hayatını anlatırken en çok kendi şaşırır, delirir, kudurur.Yaşadığı hiç bir şeye anlam veremez, tamamıyle hiç bir şeye...Ve okuyun siz de anlam veremeyeceksiniz...

Aslında her şey Halit Ayarcı ile mi değişiyor deye düşünürsünüz, zira Hayri İrdal'da biraz böyle sanar, ama hayır, Hayri İrdal gibi sıradan, gereksiz bir adam, çok ilginç, saçma, trajikomik bir hayat yaşar istemeye istemeye.İnanın bana bu olmayacak olay, nasıl bu kadar olağan hal almış anlam veremedim.Bu yazıdan sonra tekrar okumama sebep olacak bu yazı, çünkü acayip gülüyorum yazarken, o kadar mükemmel ki...

Daha ilginci kitabın kurgusuna yön veren olgulardır aslında; saatler, psikoloji, rüya terapileri, astroloji günleri, metafiziğe olan inanç ve düşkünlük, nazar, büyü, hayaletler, iblisler...
İnanın kafayı yeyeceğim, bu kadar güzel bir roman nasıl yazılabilir aklım almıyor...

Kaybettiğiniz her saniye zararınıza, "Ayar saniyenin peşinden koşmaktır." Hemen gidin ve alın şu kitabı, "Saatin kendisi mekan , yürüyüşü zaman , ayarı insandır.." burayı okurken bile zaman kaybediyorsunuz, ben yazarım sayfalarca siz gidin...

Not: kaç kere yazıp-sildim bilmiyorum.böyle bırakacağım.olmuyor işte, bu kitabı hak ettiği gibi anlatamıyorum, anlatamayacağım.pişman oldum deyebilirim, kalkıştığım için, gidin okuyun işte!Benden tekrar okumaya başlıyorum.

Sadece 360 sayfadır ve.


3 yorum:

  1. ben bu kitabı okumayı çok istiyorum -yıllardır- , ama nedense hep önüme başka bi kitap çıkıyor ya unutuyorum ya da bi şekilde okuyamıyorum işte. yeniden iştahlandım yazıyı okuyunca.

    YanıtlaSil
  2. henüz okumadım ve her lafı geçtiginde kendimi eksik hissederim!

    YanıtlaSil
  3. Ya Mithat Körler olayı beni öldürdü ya. Gerçekten de çocukluğumdan beri bildiğim hatta şu an yüzü gözümün önüne gelen ama bir tane bile şarkısını bilmediğim adam. Seni bu ince ayrıntıya dokunmandan ötürü kucaklıyorum :))

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails