29 Nisan 2013 Pazartesi

En Mavi Göz, Toni Morrison


En Mavi Göz'ü okurken sürekli Şeker Portakalı'na benzettim, iki romanın da sefaleti, çocukluk sanrılarını, çocuk gözüyle büyük travmaları anlatıyor olması sayesinde bu çok normal sanırım. En Mavi Göz'de bir de sürekli güzellik ve çirkinlik kavramı da çocuk gözüyle irdeleniyor, öyle ki romana adını veren şey, Pecola'nın bir rahibe "Tanrıdan sürekli beyazlar gibi mavi gözlerim olmasını diliyorum fakat olmuyor," demesi. Küçücük, zenci bir kız çocuğunun, sürekli beyaz insanların güzelliğinin vurgulandığı bir dünyada ayrımcılık içinde büyüyor olması, oyuncak bebeklerin bile sarışın ve mavi gözlü yapılması, hemen hemen hiç beyaz ama fakir bir çocuğa rastlanmazken Pecola'nın kendisi gibi fakir olan tüm arkadaşlarının zenci çocuklar olması hep romanın belkemiği. Toni Morrison, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bir yazar, bu ödülü hak etmiş olduğunu da şahane benzetmeleri ve betimlemeleriyle anlıyorsunuz, soyut ve somut farkı, neredeyse ortadan kalkıyor ve dünya üzerinde var olan her şeyin bir yanıyla başka bir şeyi andırabileceğini anlatıyor Toni Morrison, daha romana başlarken "Şehvet gibi sessizce yürüyen rahibeler..." cümlesiyle, ilerilerde bir kusmuk yığınının bütünlüğünü koruma çabasıyla kıvamlı bir şekilde ağır ağır yerçekimine yenik düşmesini anlatırken, başka bir yerde aşık bir kadın için, aşığıyla sevişmenin bir gökkuşağı olduğunu yazarken...

Çok güzel bir romandı, Şeker Portakalı'nı sevmiş olan herkes bunu da sever bence.

24 Nisan 2013 Çarşamba

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, Joanne Greenberg

 

Deborah, 16 yaşında, şizofren bir genç kızdır ve ailesi onu bir akıl hastanesine yatırmaya karar verir. Şimdiye dek okuduğum ve izlediğim pek çok şizofreni öyküsünün yanında bu romanın daha özel olmasının sebebi, bu rahatsızlığın, baş kahramana özenilesi bir yön katmayıp baş kahramanın ne gerçek dünyadan kopabilip ne de zihninde yarattığı dünyayı yok edebilmesiyle birlikte iki dünyanın arasında kalmanın sancısını çok sade ve güzel bir şekilde anlatmasıydı. Yani, "Oo şizofren kız hikayesi, kesin basittir, sonunda kız şizofren çıkıyordur, ucuz edebiyattır, baş kahraman cool bir roman kahramanıdır..." diye düşünmemeniz gerek, Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, oldukça büyük acıları ve sancılı bir savaşı anlatıyor.

Romanın ismi çok güzel, Deborah'ın, doktoruyla yaptığı bir konuşmada iyileşip hastaneden çıktığında gerçek dünyaya uyum sağlayıp sağlayamayacağından korktuğunu anlatırken doktorunun ona söylediği bir cümleden geliyor romanın ismi, doktor, Deborah'a "Sana gül bahçesi vadetmiyorum, her şey güllük gülistanlık olmayacak," der. Hayat zaten zor, yaşam kaygısı zaten akıl hastası olmayanlar için de ön planda ve iyileşmeye çalışan bir akıl hastasının korkularının arasında, gerçeklik algısını geri kazanmak, zihnini kontrol altına almaya çalışmak, tepkilerini kontrol edebilmek dışında bir de iş bulmak, liseden mezun olabilmek gibi dertler de eklenince, üstelik akıl hastası olmayan ve o yaştaki bir genç kızın bile buluğ çağı bunalımları varken 16 yaşındaki Deborah'ın her şeyin altından kalkabilmeye çalışmasını okuyunca kesinlikle etkileneceksiniz.

Deborah'ın rahatsızlığının yıllar boyunca içinde nasıl da büyüdüğünü, normal bir çocuk gibi görünürken içinde yavaş yavaş kurduğu ve sonunda kontrol edemediği dünyaya nasıl yenik düştüğünü okurken "Ne kadar güzel anlatılmış..." demiştim, roman zaten Joanne Greenberg'in yarı otobiyografik romanı olarak geçiyormuş, yazar, kendisi de böyle bir akıl hastalığını geride bırakmış ve roman ilk yayımlandığında Hannah Green adıyla basılmış. 

Romandan uyarlanmış bir film de var, aynı isimli: I Never Promised You A Rose Garden.

Kitap hakkında pek çok "Edebi değeri yok, psikoloji araştırmaları için önemli bir kaynak olur, başka da bir şey olmaz..." şeklinde yorumlar okumama rağmen, benim sade, süslemelerden uzak ve ayrıntılı anlatımını beğendiğimi de eklemem lazım. Evet, muhteşem bir edebi eser sayılmaz ama konuyla ilgili okuduğum en iyi şeydi diyebilirim.

18 Nisan 2013 Perşembe

Aşkın Kollarında, Julianne MacLean


Kitap: Aşkın Kollarında /Amerikan Varisleri 2

Yazar: Julianne MacLean 

Orjinal adı: An Affair Most Wicked

Yayınevi: Ephesus Yayınları

Sayfa sayısı: 374

Tür: Aşk, tarihi

Puanım: 4






"Clara Wilson, Londraya onca yolu adını temizlemek için gelmişti. İnatçılığı, okyanusun öbür tarafında evlenmesini neredeyse imkansız kılarken,yanlışlıkla gittiği bir baloda kendisini Rawdon Markisi Seger Wolfeun kollarında bulmuştu. Clara daha önce hiç âşık olmamıştı ama markiyle tanıştığında bu hissettiğinin aşk olduğundan hiç şüphe duymamıştı. Ne yazık ki aşk, kafasındaki en son şeydi. Buraya kendisine bir eş bulmaya gelmişti, bir hovarda değil. 


 Kötü şöhretli Marki ise Clara Wilson ile tanıştığında ona karşı öyle güçlü bir arzu duymuştu ki, kendisini aristokrat Londranın girdabına yeniden kapılmaktan alıkoyamamıştı. Şimdi kendisine hiç uygun olmayan bu güzelliğin aşkını kazanmak için mücadele ederken, bu oyunda kendi kalbini de ortaya koyacaktı." 

Kaç zamandır okuduğum fantastik romanlardan sonra bambaşka bir kitap arayışındayken bir aşk romanı okuyayım dedim. Uzun zamandır konusu tamamen aşkı kapsayan bir roman okumuyordum. Sanırım en son Barbara Cartland'larda bırakmıştım o yüzden özlemişim. 

Aşkın kollarında Amerikan Varisleri serisinin ikinci kitabı. Ben ilk kitap Beni Aşka İnandır'ı hep görüyordum ama almamıştım. Kitabı bana Ephesus Yayınları yolladı, onlara çok teşekkür ederim.
Bu kitaptan sonra keşke ilk kitabı alsaymışım dedim. 

Öncelikle Amerikan varisleri nedir, ne değildir ona bir göz atalım. Viktorian dönemin sonlarında, yirminci yüz yılın başlarında, yüz kadar Amerikalı varis İngiliz soylularıyla evlenmiş. Para ve ünvan evlilikleri de diyebiliriz bu duruma. Serideki kızlar Amerikalı kız kardeşler. İlk kitapta büyük abla Sophia'nın İngiliz sosyetesinde başından geçen olayları anlatırken, bu kitapta Clara İngiltere'ye geliyor. Muhtemelen öbür kitapta ise mektuplarından tanıdığımız Adel baş rolde olacak. Bu tarzı sevdim. 



Kitabın atmosferini sevdim açıkçası. Başlar başlamaz Clara ile Cakras balosuna gidiyoruz. Orada yakışıklı ve gizemli, Seger Wolfe ile tanışıyoruz. Uygun talipleri ile tanışmak için maskeli baloya giden Clara, bir anda kendini yanlış baloda bulur. Cakras balosu evli kadınlar için, kaçamak yapmak isteyenler için yapılan bir balodur. Seger Wolfe onun bekar olduğunu anlayınca hemen balodan ayrılmasını sağlar. 
Lakin genç kızın aklında kalmıştır bu yakışıklı adam. 

Bir çok talibi çıksa dahi o balodaki adamı unutmaz, en sonunda yine bir Cakras balosuna daha katılır. Bu sefer yanlışlıkla değil gayet bilinçli bir şekilde onu aramaya gelmiştir ve bulur. 

Clara'nın bu kendinden emin hareketi Seger'i etkiler. 

Öncelikle baş karakterleri sevdim. Clara cüretkar gözü kara bir kız. İstediği şey için uğraşıyor, hatta ciddi emek harcıyor, anlayış gösteriyor. İyi niyetli bir yandan da. Hele kitabın sonlarına doğru resmen yetti artık kısmına geliyoruz onunla birlikte. 

Rawdon Markizi Seger Wolfe ise aslında dürüst bir adam. Ne istiyorsa evirip çevirmeden başından söylüyor. Hele sonlarında mantıklı hareketleriyle çok takdirimi topladı. 

Cadı üvey anne ve onun kuzeni Gillian ise kitapta mikser görevini gördüler, aksiyon onların ellerinden çıktı. Clara'ya yapmadıklarını bırakmadılar, sonunda ise yazar içimizi rahatlattı ama. 

Benim en eğlendiğim yerler ise mektuplaşma kısımlarıydı. Hatta bir tarafında "nasıl ya? mail mi atıyorlar da bu kadar kısa sürede anlaşıyorlar" dedim. Ama sevimliydi o kısımları. Kitabın Barbara Cartland aşk romanlarından ayrılan tarafı, son zamanlardaki erotik romanların biraz etkisinin görülüyor olmasıydı. Cüretkar kısımlar yok değildi. Ama çok göze batmıyor, çok abartmamış yazar. 

Eğer sizde bir aşk ve tarihi roman arıyorum ne okusam acaba derseniz bu seriyi gönül rahatlığıyla öneririm, tıpkı güzel bir çikolata yemiş gibi oluyorsunuz bitirdiğinizde. 

Bende aşağıdaki gibi bitter olan her şeyi aldım, biraz Chopin eşliğinde maskeli balodan baloya koştum. İyi geldi gerçekten...

İyi okumalar...

Bu arada: çikolata&magnum sponsorumuz değil sormayın öyle şeyler :) Ve aynı zamanda kitabı okuduğum arkadaşlarım Melancoly ve Elenda'nın bloglarına da bakmanızı tavsiye ederim. 



10 Nisan 2013 Çarşamba

[Blog Tur] Yıldız Geçidi - Josephine Angelini | Bunları Biliyor musunuz?


"Kaderin tarih boyunca devam ettiği büyük trajedi..."

Kitap: Yıldız Geçidi
Yazar: Josephine Angelini
Orjinal Adı: Starcrossed
Yayıncı: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı:456
Tür: Fantastik, Genç Yetişkin
Puanım: 3,5



"Yıldızlara yazılmış bir AŞK...Antik Yunan'da  başlayan bir KAN davası...Tanrıların bile yok edemeyeceği bir LANET... "


Merhaba, yeni turumuz Yıldız Geçidi ile bugün bizim blog'da konuksunuz. Altın Kitaplar'ın sponsorluğundaki turumuzda bize bu sefer yarı tanrılar eşlik ediyor. Bol bol, mitoloji içinde buluyoruz kendimizi. Çok heyecan verici değil mi?

Kitap gayet klasik bir genç yetişkin türü. Diğer arkadaşlarımın da yazdığı gibi Twilight'a inanılmaz benziyor. Birde benim için öyle tuhaf bir durum söz konusu olmaya başladı, ben Twilight'ı okumadım. Filmleri izledim orası ayrı. Lakin ona benzeyen o kadar çok kitap okudum ki, artık okumuş kadar oldum. Hatta bezdim bu durumdan ciddi anlamda. 

İlk başlarda çok sıkıldım, ama açıkçası o sıkıntı kitabın ortalarında tamamen geçiyor. Hızlı hızlı gelişiyor olaylar. Hatta o denli hızlanıyor ki, yetişemiyorsunuz, bir dakika ne olmuştu diye. 

Baş karakter kızımız Helen'e kitabın başında aşırı sinir olmakla beraber, ortalarına doğru sevmeye başladım. Ha favori karakterlerim arasına giremedi lakin bir genç yetişkin romanında ama olması gerektiği gibiydi. 

Lucası'ı ise sevemedim. Sanırım bu her şeyi mükemmel olan erkek karakterlerden fenalık geldiğinden olsa gerek. Özellikle de Helen'e bir şey anlatması gerekip, anlatmadığında, kız başkalarından duyunca -a ben biraz sonra söyleyecektim- tarzı sözleri fenalık geçirtti. 

Kitabın ortamı ise çok hoştu. Sanırım beni kitapta en çok çeken şey o kısmıydı. Kate'in kafesi, Delos'ların annesi Noel'in mutfağı falan sevimliydi. Tabii ortamı saran mitoloji ana teması ile birleşince bunlar çok hoş olmuş.

Beni sıkan yeri bazı yerlerde son derece çocuksu bir şekilde olan anlatımıydı. Lakin okuduğumuz kitap genç yetişkin tarzında olduğu için gayet kaldırılabilir olmuş. 

Helen'in rüyaları, Erinyalar, tanrılar, tanrıçalar ile beraber oldukça mistik bir kitap ortaya çıkmış. Yani bu türü seven birini gayet doyurabilen, sevebileceği tarzda. 

Kişisel olarak ise ben kitaba 3,5 verdim. Bunun nedeni, mitoloji'ye, tanrılara ve tanrıçalara meraklı olduğumdan ötürüydü. Kitapta da yeterince değindiği için sevdim o bakımdan. Onun dışında Twilight benzeri olmasından dolayı rahatsız oldum. 

Lakin keyifle de okudum aşağıda görüldüğü gibi.  Şimdi gelelim Bunları biliyor musunuz? kısmına



Bunları Biliyor musunuz?

Yazarın kitapta en sevdiği karakterlerin Helen ve Hector olduğunu. Hector'u çok eğlenerek yazdığını söylüyor yazar. 

Kitabın çıkış hikayesi ise çok enteresan,  yazar şu sözlerle anlatıyor; "Kitaplığımda Romeo ve Juliet'in hemen yanında İlyada'nın bir kopyasını gördüm ve kocama bu ikisinin karışımını genç birinin bakış açısından anlatmayı deneyen birinden haberi olup olmadığını sordum. Gözlerini dikip susunca anladım ki büyük bir şey bulmuştum."

Mitolojik bir karakter olsa ise bir Sfenks olmayı istermiş. 

Dediğim gibi hızlı okunan ve türü sevenler için oldukça doyurucu bir kitap. Bu kitabı çok merak ettim diyorsanız şayet, bizi takip edin çünkü yine 5 kitap hediye ediyoruz. Bunun için yapmanız gereken şey Pinuccia'nın bloğundaki çekiliş sayfamıza gidip, katılmak. Ve bizi takipte kalmak.

İyi Okumalar...



http://pinucciasbooks.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Çekiliş
http://mirielenda.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Ön Okuma
http://raflarinarasindan.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Bunları Biliyor musunuz?
http://sssuigenerisss.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Yazar Tanıtımı
http://thcodex.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Tanıtım Videoları - Kitap Kapakları 




5 Nisan 2013 Cuma

[Blog Tur] Ejder Ateşi - Sophie Jordan | Tanıtım Videoları


"Gizli bir gerçek. Ezeli düşmanlar. Lanetli bir aşk..."

Kitap: Ejder Ateşi 
Yazar: Sophie Jordan
Orjinal adı: Firelight
Yayıncı: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 319
Tür: Fantastik, Genç Yetişkin
Puanım:
 2,75

"Bana yaklaştığı sırada kalbim göğüs kafesimden fırlayacakmıçasına çarpıyordu. Tam olarak beni gördüğü anı hissettim. Donup kalarak suyun içinde hareketsiz durdu, biraz dibe daldı, dudakları suyun yüzeyiyle aynı hizadaydı. 

Birbirimize baktık. 
Şimdi olacaktı işte. Diğerlerine seslenecekti. Yırtıcı hayvanlar gibi etrafıma doluşacaklardı. Babamı hatırladığımda titrememek için bütün irademi kullandım. Onun da titremediğine, son anında bile korkaklık etmediğine emindim. Ve babamın aksine benim kendimi savunabileceğim bir silahım vardı. Ateş. 
Derken, genç adam bana doğru hareket etti, rahatça yüzerek yaklaştı. Yüz ifadesi değişti, kanımda garip bir karıncalanma hissettim. 

Hep gözümde canlandırdığım gibi sert birine benzemiyordu. Daha çok...Meraklı bir havası vardı."


Ejder Ateşi blog turumuzun dördüncü gününden merhaba. 

Pegasus Yayınlarından geçenlerde çıkan kitap, isminden de anlaşılacağı gibi Ejderha soyundan gelen genç bir kızın hikayesi. O soydan gelen kişilere Draki deniliyor.


Şimdi yorumuma gelirsek, açıkçası çok başarılı bulamadım. Bir ejderha sever olarak  merak edip, hayal kırıklılığına uğradım. Twilight furyası tarzında yazılmıştı. Açıkçası aşırı derecede sıkıldım bu furyadan. Yazarların artık daha üretken ve farklı yazmalarını istiyorum şahsen. Hangi kitabı elimize alsak Twilight'tan bir esinti çarpıyor yüzümüze.

Karakterlere gelirsek;

Jacinda: kitabın esas kızı benim okumayı sevmediğim, ne istediğini bilmeyen, ortalıkta saçma bir şekilde süzülen bir karakter. Yer yer aşkı, Jacinda'nın düşüncelerini o denli sündürerek anlatmış ki yazar, o kısımlarını atlayarak okudum.

Will: bu tip kitapların olmazsa olmazı, çok iyi huylu ama çevresi kötü esas oğlan karakterimiz. O karakter üstüne daha ne söylenir ki, yakışıklı, hafif serseri ama özünde çok iyi biri denebilir ancak.

Tamra: Jacinda'nın ikizi. Kitapta en gerçekçi ve sevdiğim karakter o oldu. Jacinda'nın ve sürünün gölgesinde kalan kız olmuş hep. Onun için de dünya umurunda değil. Yazar keşke ilerleyen kitaplarda onun daha güçlü olmasını sağlasa. Tamra'da potansiyel var. Birde en şaşırdığım şey, Tamra ve Jacinda güya ikizler lakin aralarında normal kardeşlik bağı bile yok. İkiz kardeşleri iyi deneyimleyen biri olarak, birbirlerinden nefret edenler dahi, karakterlerimizden daha yakınlar.

Yine klasik genç yetişkin romanlarında olan "anne veya babanın tamamen konu dışında, baş karakteri uzaktan izliyor olması" olayı bir nevi az. Yani anneleri çoğu şeyi yasaklıyor, lakin yine de çok çalışıyor ve kızlarının ne yaptığından habersiz.

Jacinda'nın arkadaşları ile ilişkisi ise araya lütfen katılmıştı resmen. Yani konu aslında Jacinda ve Will. Gerisi figüran ve gereksiz gibi bir intiba bıraktı bana.

Konu aşka o denli yönelmiş ki, ejderha, draki olayları yanında çerez niyetine sunulmuş. Yani ben yeni bir doğaüstü bir aşk yaratayım, araya biraz aksiyon sosu da ekleyeyim demiş sanki yazar. Ayrıca biraz spoilera girecek ama kitabın sonu öyle saçma bitti ki, ne yani bu muydu şimdi dedim ben. Serinin diğer kitaplarını merak ettirmeyen vasat bir bitiriş olmuş.

Olumsuz yanlarını saydım şimdi bulduğum az sayıda olumlu kısımlarına gelirsem, kitabın kapağı güzeldi, onu beğendim. Dili akıcıydı, lakin yukarıda saydığım abartı uzatmalar olmasaydı daha iyi olurdu. Onun dışında bu seriye devam eder miyim? hayır.

Ha siz bu tip romanları tercih ediyorsanız, kısa zamanda okunan bir kitap.

Şimdi gelelim kitabın tanıtım videolarına.

Bu kitabın orjinal Trailerı.

 

İkinci video ise Alman videosu. Ben Alman versiyonunu daha çok beğendim.


Bu turda yayın evi ile yaşadığımız problemden ötürü kitap hediye edemiyoruz. Lakin Scala yayıncılık bize sponsor oldu ve 1 kişiye 50 TL değerinde hediye çeki, 20 kişiye ise indirim çeki veriyoruz. Bunun için yapmanız gereken çekiliş sayfamız 'a gitmeniz.


http://thcodex.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Çekiliş
http://mirielenda.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Yazar Tanıtımı
http://pinucciasbooks.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Sophie Jordan Söyleşisi
http://raflarinarasindan.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Tanıtım Videoları
http://sssuigenerisss.blogspot.com/ Kitap Yorumu - Bunları Biliyor musunuz?




Related Posts with Thumbnails