18 Temmuz 2014 Cuma

Üç Harfli Kelime: Aşk


Bu kitabı bir günde okuyup bitirdim ve açıkçası dolmuşta, metroda, otobüste ve ofiste okurken kapağındaki kocaman AŞK yazısı yüzünden kendimi çok garip hissettim. Fakat tam da benim gibi "Yahu aşklı meşkli bir şey okuyacağız ama şimdi..." diye düşünecekler için Siren Yayınları oltayı kitaptaki mektupların yazarlarını sıralayarak atmış: Neil Gaiman, Leonard Cohen, Ursula K. Le Guin diye başlayan liste, kapakta ismi olmayanlarla da birlikte tam kırk yazardan oluşuyor.

Pinuccia'nın Okuma Şenliği'ndeki kategorilerden biri "mektuplar veya anılardan oluşan bir kitap" kategorisiydi. Bu kitabı da geçtiğimiz 14 Şubat'ta, Siren Yayınları'nın bloğu Sirenin Sesi'nde yapılan bir çekilişten kazanmıştım. Açıkçası kitap elime ulaştığında çok heveslenip çok sevinsem de pek de aşklı meşkli bir şey okuyacak havaya girememiş, aylarca "Bir ara okuruz, dursun hele..." diyerek ertelemiştim. İşte Pinuccia'nın Okuma Şenliği'nin yararlarından biri; kitaplıkta ertelenen kitaplar günyüzüne çıkıyorlar ya, keşke daha önce okusaymışım dediğim, okuduğuma çok memnun olduğum kitaplardan biri de bu oldu.

Kırk yazarın yazdığı ve genellikle teması aşk olan mektupların derlendiği bu kitabın orijinal adı "Four Letter Word." Böylelikle hem "love" dört harfli olduğu için, hem de "letter" kelimesi aynı zamanda da mektup anlamına geldiği için, hem de sanki ben yanlış hatırlıyor olabilirim (hatta sanırım yanlış hatırlıyorum ama yine de yazacağım) ama Leonard Cohen'in bir şarkısında bu söz geçtiği için ve Leonard Cohen de kitaba dahil olanlardan biri olduğu için orijinal adı çok güzel dururken ben nedense Üç Harfli Kelime: Aşk adındaki bir kitabı biraz saklamaya çalıştım, bu da benim çiğliğim olsun, okuduğum şeyden neden utandım bilmem. Ama yine de orijinal adı daha güzel yahu. :)

Mektuplar daha öncesi bilinmeyen bir aşk uğruna yazıldığı için bize olayı anlatmaya ortasından başlayan çok küçük durum öyküleri gibi geliyor. Üstelik mektupların çoğu kara mizah niteliğinde, ayrılan çiftlerin mektupları, bir boşanma dava dosyasına delil olarak sunulan ve doğalgaz faturası kılığında eve gelen yasak aşk mektupları, Kocaayak'tan Noel Baba'ya ve Mars'tan Dünya'ya yazılmış mektuplar gibi. Bazı mektuplar ise okuduktan sonra boğazda bir yumru bırakıyor, Etgar Keret'in mektubunu, yetişkin bir erkeğin annesine yazdığı ve yazmayı pek iyi beceremeyen küçük bir çocuğun öğretmenine yazdığı mektubu okuduktan sonra boğazımda bir şeyler düğümlendi. Margaret Atwood'un ve Ursula K. Le Guin'in mektupları fantastik mektuplardandı ve çok güzellerdi. Neil Gaiman ve Leonard Cohen'in yazdıkları da gerçekçi aşk mektuplarıydı ve özellikle Leonard Cohen'inki benim favorilerimden biriydi. Kitap ilerledikçe son mektuplar cinselliği de serbestçe kullanan yazarların mektupları olarak karşımıza çıkmaya başladılar ve özellikle bir Arap ülkesinde bir kadının hayatının ne kadar zor olduğunu anladığımız Hari Kunzru'nun mektubuyla bir çifte yazılmış bir biseksüelin mektubunu da çok beğendim. Okumak için bu kadar bekleyip de bu kadar mutlu olduğum için çok şaşkınım ama sakın kitapçıda gördüğünüzde "Iyy aşklı falan..." deyip geçmeyin derim. Zaten kapağındaki isimlere tav olursunuz ama gerçekten pek çok değişik gözden aşkın, sevginin, ilişkilerin ve cinselliğin değişik hallerine bakmak, eminim hoşunuza gidecektir, pek çok mektubu kıkırdayarak okuyacaksınız. Benim favorilerim Leonard Cohen'in, Etgar Keret'in, Hari Kunzru'nun mektupları ve bir de şu an yazarın ismini hatırlayamıyorum fakat dağlara yazılan bir güzelleme niteliğindeki bir mektuptu. "Biz neyiz ki taşlar için?" 
Related Posts with Thumbnails