28 Kasım 2011 Pazartesi

Vampir Akademisi Serisi (Richelle Mead)

Uzun bir aradan sonra (benim için Vampir Akademisini bitirdikten sonra) Rafların Arasından güncelleniyor.

Bu seriyi hep görüp, aman ya birde akademi çıkarmışlar başımıza diye burun kıvırmıştım. Sonra bir gün nette dolaşırken hakkında güzel yorumlarla karşılaşıp e-book'tan okumaya başladım. Ve acayip sardı beni. Lakin e-book okumayı sevemediğim için gidip hemen edindim seriyi. Ardı ardına romanları çılgınca okudum resmen.



Richelle Mead'ın kalemini, tarzını çok sevdim. Gençlik ve okulda geçen seriyi, geyik konuşan tiplerle bezememiş. Her şey gayet tadında ve dozunda bırakılmış. Sadece garip gelen, kahramanlarımızın bunca olayı bir yıl içinde yaşamış olmaları.

Vampir Akademisi dünyasında iki tür vampir var; birincisi Moroiler yani kendi halinde yaşayıp, insanlar veya dampirlerden beslenip öldürmeyen iyi huylu vampirlere deniyor.

İkinci tür yani Strigoi'ler ise kötü huylu acımasız ve güçlü vampirler. Bunlar önlerine çıkan her kişiyi öldürme potansiyelindeler.

Moroiler eğer birini öldürürlerse Strigoi'ye dönüşüyorlar, yada kendi istekleriyle de olabiliyorlar.

Üçüncü tür ise Moroi'lerin koruyucuları (gardiyanlar) Dampirler. Onlar çok uzun yıllar önce Moroiler ve insanlardan olan melez bir ırk. Moroiler gibi vampir değiller. Sadece onları koruyorlar. Moroiler ise Strigoi'lerden korunuyor.

Dampirler ya gardiyan olup hayatlarını koruyuculuğa adıyorlar yada köylerde kalıp kan fahişesi oluyorlar. Bu terim ise çok küçük düşürücü görülüyor kitapta.

Kitap akademiden kaçan Rose Hathaway ve Lissa Dragomir'in bulunup tekrar akademiye dönmeleri ile başlıyor. Rose ve Lissa çocukluklarından beri çok sıkı dostlar, birbirleriyle ruh bağı ile bağlılar. Bu kadar anlatayım. Gerisini okuyun derim.

Okurken yazar One Tree Hill hayranı olmalı diye çok geçirdim içimden. Çünkü Rose Hathaway aynı Brooke Davis. Tree Hill sever biri olarak çok hoşuma gitti bu durum. Birde yarı türk olması tabii gülümsetti. Karakterlerin yanlışları, bocalamaları, hatalarını iyi göstermiş yazar. Yani ben mükemmelim tavırlarında gezmiyorlar. Hepsinin ayrı sorunları, zayıf tarafları var. Mesela Dimitri.
Diğer gençlik serilerinde olduğu gibi sigara kötüdür, alkol içmek hoş değildir gibisinden mesajlar bu seride de mevcut.

Ben seri'nin son kitabını pek hızlı ve üstün körü geçilmiş buldum. Sanki şöyle bir yüz sayfa yazılsa çok daha güzel olacaktı. Ve Adrian için üzüldüm açıkçası. Rose ve Dimitri mutlu sonla bitmesini bende istedim ama Adrian'a yazık oldu. Yazar bunu görmüş olacak ki, yeni serisi'nin esas oğlanını Adrian yapmış.

VA 2013'de sinemaya uyarlanacak lakin cast daha belli değil. Gönül Sophia Bush ve Ben Barnes oynasın istiyor ama maalesef Sophia tekrar bir liseliyi canlandıracak kadar genç değil. Umarım onun kadar başarılı birini bulurlar da hayal kırıklılığına uğramayız.

Yani demem odur ki, isminden dolayı burun kıvırmayın güzel bir vampir serisi. Anita Blake'den sonra en beğendiğim oldu. Tavsiye ederim.
Related Posts with Thumbnails