10 Mayıs 2010 Pazartesi

Silahlara Veda | Ernest Hemingway


Savaş zamanlarında yazılmış romanlar normalde pek ilgimi çekmez, savaşlar, silahlar, aksiyon pek bana göre değildir. Aranızda benim gibi düşünenler de mutlaka vardır. Ancak ismiyle sağ gösterip, içeriğiyle sol vuran bir eser Silahlara Veda.

Henry Tenente*, gönüllü olarak İtalyan ordusunda görev yapmakta olan bir Amerikandır, içinde bulunduğu savaşı anlamsız bulmakta, silah arkadaşlarıyla güzel vakit geçirmek, güzel bir şişe şarap içmek gibi önceliklerini cepheye gitmek kabusunu aklından silmek için kullanmaktadır. Arkadaşlarından birinin aracılığıyla Catherine Barkley adında güzel bir İngiliz hemşireyle tanıştığında da savaş ortamında birkaç gün güzel vakit geçirmekten başka bir şey düşünmemekte, bu kadınla ilgili herhangi bir gelecek planı kurmamaktadır. Savaş ise kimsenin planını ve önceliğini göz önüne almadan sürmektedir ve Tenente önce cepheye gönderilir ve dizinden yara alır. Neyse ki yaralandıktan sonra gönderildiği hastanede Catherine Barkley'in görev yaptığını öğrenir. İlişkileri Tenente iyileşene kadar ciddileşir. Tam birbirlerine duydukları hisler ciddileşmişken bu kez Tenente başka bir yere cepheye gönderilir, iyileştiği için gönderildiği yere gitmezse savaş suçlusu sayılacak olan Tenente ile Barkley'in tek istedikleri aşklarını dilediklerince yaşayabilecekleri, kendilerine ait minik bir evdir. Henry'nin tam cepheye gönderilmeden önce öğrendiği sürprizle birlikte, savaş, askerlik, cephe, silah kelimeleri onun için artık çok anlamsızdır.

Ernest Hemingway, çoğumuzun çocukken okuduğu Yaşlı Adam ve Deniz adlı kitapla hatırladığı bir Amerikan yazar. En önemli ayırt edici özelliği de durağan anları bile tüm hisleriyle anlatabilmesi ve basit dili. Bu romanda da savaşla ilgili hiçbir fikri olmayan bir gönüllü askerin, günler geçtikçe ve aşık oldukça savaşın anlamsızlığını sorgulayışını okuyacaksınız, emin olun bu roman sizi çok kolay içine alacak.

*Düzeltme: Yazıyı 2010'da yazmışım, 2013'ün Şubat ayında Goodreads'ten gelen bir mesaj sayesinde bir düzeltme yapmak istedim.

Henry Tenente diyerek bahsettiğim baş kahramanımızın adı ve soyadı Frederic Henry imiş. Bana gelen mesajda bu, şu şekilde düzeltilmiş, ben de birebir buraya kopyalayayım:
"Henry Tenente" yazmışsınız, fakat "Tenente" orduda bir rütbe, bizdeki karşılığı tam olarak olmasa bile teğmen denilebilir. Karakterin adı "Frederic Henry".

Yabancı filmlerden ve dizilerden "tennant, lieutennant" kelimelerinin askeriyeyle ilgili rütbeler olduğuna aşinaydım oysa ama kitapta hiç de şüphelenmedim, belki çeviriden dolayı böyleydi bilmiyorum ama yanlış bir şekilde kalmasın burada da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails