29 Kasım 2010 Pazartesi

Kim Bağışlayacak Beni

"Günün saf ışığı yavaş yavaş odadan geçecek birazdan.
Dağların ardında eflatun bir perde gibi dalgalanacak.
Sonra ışık hızıyla -evet ışık hızıyla- camın karnından içeri,
durgun sessiz ve hep öyle kalacakmış gibi yayvan odaya vuracak.
Bir kapı, ötekine gıcırtıyla gerinerek açılacak,
mutfakta çayın sesi demlenmeye başlayacak."

Diye başlıyor Birhan Keskin kitaba. Aslında bu kitap onun 5 kitabının sondan başa bir derlemesi.

Yeryüzü Halleri (2002), 20 Lak Tablet (1999), Cinayet Kışı (1996), Bakarsın Üzgün Dönerim (1994), Delirilikler (1991)

Birhan Keskin severler için çok kıymetli bir eser, en azından benim için öyle. Başucumda durur, öyle sürekli okumam, o durur. Sonra bir an elime alırım, rasgele bir sayfasını açarım, dalarım o sayfaya. Sonra başka sayfa, başka sayfa derken o beş kitap beni etkisi altına alır, "Yolcunun Siyah Bavulu" şiirinde olduğu gibi;

"Ey allahım bir gidip bir geliyor aklım
şimdi neredeydi, şimdi neredeydi,"

derken bulurum kendimi. O başucumda durur ve bazen en üzüntülü anlarda içimi daha bir keser. Ama buna ihtiyaç vardır, o pis kanın akması için belkide.

"Yıktığım, atladığım, söndürdüğüm
bir yangın yerindeyim
içimde dediğim gibi,
her gidenden biriktirdiğim melekler,
kalbimin üstünde bir daha hançer" der Enstrümantal'de.

Ve Penguen'de

"unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
dünya yordu bizi. benim de söyleyemediklerim
var. hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu
geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üstünde yürüyemiyoruz bile.

penguen,
kim bağışlayacak beni?
çizdim senin beyaz ve narin yerini
elimde unuttuğun ince metalle."

derken o ben aslında kendimi yanyana gördüğüm ama ait olamadığım insanları düşünürken bulurum. Gidiş şiirinde ise, kabul edemediğim kabullenemediğim birçok şey gözlerimin önünden geçer. Tıpkı ikinci mısrasında söylediği;

"Aramızdaki mesafede gerilen
bir teli inletiyorum seninle
sesi ben duyuyorum tek,
bir şey duyduğu yok kimsenin
benden başka"

dediği gibi, çok şey biriktiriyorum diyorum, biriktirdiklerimi kendim duyuyorum. Tamam çok kişiselleştik. Şiir sever biriyseniz bu kitabı edinmişsinizdir. Edinmediyseniz de mutlaka alın. Başucunuza koyun ve büyüsüne kendinizi bırakın.

Bende sizi Su şiirinin son mısrasına bırakayım.

"Göğsümde sedeften bir çiçek taşırım:
bir büyü bu hayata karşı yaptırdım
konuşmam artık, kalbini kırdımsa senin
bil ki yanına düştüm."


Kim Bağışlayacak Beni-Birhan Keskin

28 Kasım 2010 Pazar

Evvel Otel - Ayfer Tunç


Ayfer Tunç'un ilk okuduğum kitabı, Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Hikayesi idi. Kurgusu, bağlantılar ve içindeki ince mizah güzeldi ama bana hitap etmemişti ve başka kitabını okumayı düşünmüyordum.
Ta ki; bir arkadaşım, bana daha önce yazdığı hikayelerinden oluşan kitaplarını önerene kadar.
İyi ki onu dinlemişim. Her hikayede hüzün, yalnızlık, aşk var. Öyle veya böyle kaybedenleri, üzülenleri, mutsuzları yazıyor Ayfer Tunç.

Evvel Otel'de iki ayrı bölüm var. İlk kitabı Saklı ve sonradan yazdığı Evvel Otel'deki hikayeler.
Bu ayrı zamanlarda yazılmış hikayelerin iki-üç tanesi birbiriyle bağlantılı. Bağlantılı hikayelerde, bir hikayeyi önce bir kahramanın dilinden dinliyor sonra aslında Ayfer Tunç'un daha önceki yıllarda yazdığı aynı hikayenin, başka bir kahramanın dilinden, farklı bir yönünü okuyorsunuz.

Hikayelerdeki melankoli, hayata dair cümleler, bir sürü altı çizili sayfa bıraktı bana iz olarak.
Okumadıysanız mutlaka okuyun, derim.

Siz de, kahramanlarla başka diyarlara uçmaya, bazen onların yalnızlığını bazen de hüzünlerini onlarla beraber yaşamaya meraklıysanız, hiç durmayın.
Okuyun, pişman olmayacaksınız.

Görsel için.
Related Posts with Thumbnails