30 Haziran 2014 Pazartesi

Akışı Olmayan Sular, Pınar Kür


Pınar Kür'ü daha önce Oriana Fallaci'nin Doğmamış Çocuğa Mektup kitabının çevirisiyle tanımıştım ve kullandığı duru Türkçeye hayran kalmıştım. Okuma şenliğinde çevirmenlik yapan bir yazar tarafından yazılmış bir kitabın okunacağı bir kategori olduğunu görür görmez aklıma Pınar Kür'ün kitaplıkta okunmayı bekleyen bu kitabı gelmişti. Akışı Olmayan Sular, çok güzel bir öykü kitabı, içinde beş öykü var ve öyküler kısa öykü niteliğinde değil, neredeyse birer roman inceliğinde yazılmış, karakterleri çok ayrıntılı bir şekilde anlatılmış, çok güzel öyküler. Çevirisinde Türkçesine hayran kaldığım Pınar Kür, kendi öykülerinde de dili o kadar yalın kullanmış ki kitabı okurken aklımdan geçen şeylerden biri şu olmuştu: Son zamanlarda okuduğum Türk yazarların çoğunda belki de dile hakim olduğunu göstermek için eski Türkçe, Osmanlıca, Farsça sözcüklerin kullanımı gözüme çarpıyordu, Pınar Kür'ün ise yine öykülerinden birindeki çevirmenlik yapan bir karaktere de söylettiği bir cümle, eğer bir sözün Türkçe karşılığı varsa mutlaka onu kullanmaya dikkat ettiğiyle ilgiliydi. Dupduru, yapyalın, su gibi akıp giden öykülerin toplandığı kitabın adının Akışı Olmayan Sular olması da şimdi yazıyı yazarken gülümsetti.

Beş öyküden sonuncusu hariç hepsinin baş karakteri ya da anlatıcısının erkek olması ve Pınar Kür'ün bir kadın yazar olarak, erkeklerin dünyasıyla ilgili karışık durumları, derin hisleri çok net bir şekilde, çok doğal bir anlatımla okuyucuya yansıtabilmesi de çok beğendiğim bir diğer konuydu. Son zamanlarda okuduğum öykü kitaplarının ve Türk yazarların eserlerinin arasında en beğendiğim kitaplardan biri bu kitap oldu.

29 Haziran 2014 Pazar

Sizin Raflarınız | Melda Uytun


Merhaba, yeni köşelerimizden biri de "Sizin Raflarınız" 

Bize kütüphanenizin, raflarınızın fotoğraflarını raflarinarasindan@gmail.com adresine yollayın iki haftada bir olacak köşemizde en beğendiğimizi yayınlayalım. 

Tabii sorular da olacak. Mail attığınızda sorularımızı soracağız, öyle bırakmayız! :) 

Bu köşemize ilk olarak çok sevdiğimiz yazar Melda Uytun ve rafları konuk oldu. 
Kitabı Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı ile daha önce blogtur yapmış, çok sevmiş şurada incelemiştik. 



Melda'nın harika bir kitaplığı var. 
Yazarımızı yakalamışken bırakır mıyız, hemen sorularımızı sorduk.  



Kaç yaşında kitap okumayı öğrendin ve bu alışkanlığı ailendeki herhangi birinden mi, yoksa kendi kendine mi edindin?

Kitap okumayı 6 yaşında, okulda öğrendim, okuma alışkanlığım tamamen ilkokul öğretmenim olan teyzem sayesinde oluştu.


En sevdiğin roman hangisi?

Susanne Clarke'ın Jonathan Strange & Bay Norrell'ı.

Peki En sevdiğin yazar?

JRR Tolkien,

Çocukken en sevdiğin kitap hangisiydi?
Alice Harikalar Diyarında.

Kendine örnek aldığın yazar?

Örnek aldığım yazar tek değil Tolkien, Douglas Adams, Rowling, Susanne Clarke, Barış Bıçakçı, Sylvia Plath.

Şehrindeki en sevdiğin kitapçı?
En sevdiğim kitapçı İzmir Kordon'daki Arma Kitap & Cafe.

Favori kitap kapağın?
En sevdiğim kitap kapağı sorusunda iki seçenek arasında gidip geldim, Jonathan Strange & Bay Norrell'ın kapağına aşığım ama Yüzük Kardeşliği'nin kapağı da küçüklüğümü hatırlatıyor, ikisini de çok seviyorum.

Kitap alırken en çok nelere dikkat edersin? 

Kitap alırken dikkat ettiklerim; tanıdığım ve sevdiğim bir yazarsa konusuna, kapağına, ismine bakmadan alırım zaten. Ama tanımadığım bir yazarsa önce ismine dikkat ederim, meraklandırıyorsa kapağına bir bakar, sonra konusunu okurum. Öncelik isimde yani



Melda'nın kitap raflarında gözümüze Sherlock Holmes'lar, Neil Gaiman, Stephen King, Tolkien, Douglas Adams, J.K Rowlingve çok sevdiği roman Susanne Clarke Jonathan Strange & Bay Norrell'ı çarpıyor. 

Çok düzenli, kıskanılası güzel kitaplığını bizimle paylaştığın çok için teşekkür ederiz. 


Ve kapatmadan, sevgili Melda Uytun Tomris Uyar'ın bir sözü ile yazıyı noktalamak istiyorum. 

Yeni kitabını heyecanla bekliyoruz. 

"Dünya, senden yazı bekliyor."

İyi Okumalar...

28 Haziran 2014 Cumartesi

Germinal, Émile Zola


Pinuccia, Okuma Şenliği organizasyonundan önce de devamlı olarak Yazar Ayları etkinliğini düzenliyordu, seçilen yazarlardan ilgimi çeken oldukça katılmaya çalıştığım bir diğer etkinlik olmasına rağmen genelde elimde herhangi bir kitabı olmayan bir yazara karar veriliyor, ben de izlemekle yetiniyordum. Haziran ayı için http://pinucciasbooks.blogspot.com.tr/2014/06/yazar-aylar-haziran-emile-zola.html bağlantısında da görüleceği üzere Zola okumaya karar vermişlerdi. Elimde ablamdan ve annemden aşırdığım birkaç Zola romanı vardı, özellikle Soma'da kaybettiğimiz madencilere ve ailelerine karşı empati kurmak için pek çok okur Germinal'i okumaya karar vermişti, ben de annemin en sevdiği romanlardan biri olduğu için diğer okurlara katıldım. Böylece Vadim O Kadar Yeşildi Ki ile birlikte yakın zamanda ikinci kez maden ocağı temalı bir roman daha okumuş oldum. Fakat Germinal, edebi yönüyle kesinlikle daha beğendiğim, okunması gerektiğini düşündüğüm bir roman.

Germinal'de, Etienne adındaki bir gencin, bir maden işletmesine katılması ve işletmenin madencilere kiraladığı konutlardan birinde yaşayan çok fakir bir aileye kiracı olması ile başlayan bir dizi olay konu alınıyor. İnanılmaz bir fakirlik içerisinde yaşayan, çok zorlu şartlar altında genci yaşlısı, kadını erkeği ile birlikte çalışmak zorunda kalan bir madenci köyü, Etienne'in sosyalist kitaplar okumaya ve çevresine okuduklarını anlatmasıyla birlikte, haksız bir çalışma sisteminin kendilerine bastırılması üzerine bir direnişe sürükleniyor.

Kitabın en etkileyici yönü, direniş anları esnasındaki linç sahnelerinin ve maden kazaları bölümlerinin okurken sanki bir film izliyormuş gibi canlandırılabilmesi ve bu yüzden gerçekten dehşet vermesiydi. Fazlasıyla yalın ve gerçekçi bir anlatıma sahip olan Germinal, Oda Yayınları basımının önsözünde belirtildiğine göre Zola tarafından bir maden kazası sonrasında bölgeye gidip gözlem yapmasından sonra aceleyle, dünyayı maden işçilerini anlamaya davet etmek için yazılmış ve Zola bu romanı bir an önce bitirebilmek için edebi kaygılarını ikinci plana atarak daha çok acıları yansıtmaya ağırlık vererek çalışmış. Kendisi bu romanın en iyi romanlarından biri olmayacağını düşündüğü halde pek çok edebiyat eleştirmeni tarafından Zola'nın en iyi romanı kabul edilmiş.

26 Haziran 2014 Perşembe

Dünyaya Orman Denir, Ursula K. Le Guin


Normalde okuduğum her kitap hakkında Rafların Arasından'a yazı yazmaya çalışmıyorum ama Pinuccia'nın Okuma Şenliği için bu blogda kayıt tutmaya başladığımdan beri daha disiplinli olsun diye şenliğe dahil her kitap hakkında yazmaya çalışacağım. Bu kitabı, bilim kurgu kitabı kategorisi için okumuştum ve sadece 130 sayfalık bir kitap hakkında çok fazla bir şey yazamayacağımı bile bile bu yükün altına girmiş bulundum.

Athshe gezegeninin adı, yerlilerinin dilinde hem orman, hem de dünya anlamına gelmektedir ve Arz gezegeninden gelen insanlar, Athshe gezegeninde koloniler kurar, yerlileri işgücü için bedava kullanır ve ormanları yok etmeye başlar. Athshe gezegeni yerlilerinin insan ırkından hem fizyolojik, hem de zihinsel olarak çok büyük farklılıkları vardır ki uyanıkken bile bilinçli olarak düş görebilme özellikleri bu farklardan en belirgin olanıdır. Selver adındaki Athshe yerlisi, yanında çalıştığı Lyubov adındaki Arzlının kıvılcımlarını yarattığı bir kaosun içindeyken o zamana dek varlığından bile haberdar olmadıkları savaş ve cinayet kavramlarını öğrenmekte, tüm bunların uzun zaman önce yitirdiği düş görme kabiliyetinin kendisine oynadığı bir oyun olmasını dilemekte, öyle olmadığını kabul ettiğinde de artık savaş ve cinayet kavramlarını öğrenmiş bir toplumun eskisi gibi olamayacağının da acı içinde farkına varmaktadır.

Bu romanı okurken Goodreads sayesinde keşfettiğim şeylerden biri de bu romanın Mülksüzler, Karanlığın Sol Eli, İçdeniz Balıkçısı ve Rocannon'un Dünyası ile birlikte "Hainish Cycle" adındaki bir serinin bir parçası olduğuydu, daha önce Mülksüzler'i okumuştum, Rocannon'un Dünyası'nı da okumayı düşünüyordum, birbirleriyle alakalı olduklarını bilmeden ayrı kitaplar olarak da okunabilen bir seri gibi görünüyor fakat yine de bir bilgi olarak burada bulunsun, belki tüm seriyi okumak isteyenler olur, ben de açıkçası bu bilgiyi edindikten sonra tüm seriyi okumak istedim.

23 Haziran 2014 Pazartesi

Amcam Oswald, Roald Dahl


Kapağında bir çift kadın bacağı ve arka planda Albert Einstein, Freud ve George Bernard Shaw portreleri olan bir resim olan Amcam Oswald, kapaktan bekleyebileceğiniz her şeyi veren bir romandı.

Roald Dahl, Amcam Oswald'da yetişkinler için bir güldürü yazmış, erotizmi eğlenceli bir şekilde anlatan, hatta erotik bir kitap olmayı hiç de hedeflemeyerek doğrudan güldürüye yoğunlaşan, yer yer kahkahalar attıran bir roman olan Amcam Oswald, Woody Allen'ın Midnight In Paris filmini sevenlerin mutlaka çok beğeneceği bir kitap olsa gerek. Çünkü bu kitapta da eski dönemlerdeki ünlü isimlerin gündelik alışkanlıklarına, cinsellik karşısında nasıl tepki verdiklerine değiniliyor, dönemin ünlü dahileri, sanatçıları, yazarları, bestecileri ve politikacıları Roald Dahl'ın elinde tabiri caizse maymuna dönüyorlar fakat okuması da bir o kadar eğlenceli oluyor...

Romanımız Oswald'ın öyküsünü anlatıyor. Oswald Cornelius, oldukça zengin bir iş adamı ve ünü oldukça yayılmış bir çapkın olarak öldükten sonra yeğeni, Oswald'ın günlüklerini bulur. Oswald'ın para kazanma öyküsünün çok çarpıcı ve ilham verici olduğunu düşündüğü için biz okuyuculara günlüğün bir kısmını olduğu gibi anlatır.

Oswald Cornelius, henüz 17 yaşında dünyanın ilk iktidar hapını yapan, bunu yapabilmek için Afrika'nın tehlikeli bölgelerinden cinsel uyarıcı etkisi yapan bir sineğin kanatlarının ezilmesiyle elde edilen bir tozun peşine düşen, kendisini heyecanlandıran fikirlere büyük bir coşkuyla yaklaşan ve aklına koyanı yapan bir delikanlıdır. İktidar hapları büyük bir başarıyla işe yaramaya başladığında bu hapları etrafındaki tüm soylulara ve zenginlere fahiş fiyatlardan pazarlamaya başlar fakat dünyanın cinsel açlığını ve insanların çiftleşme ve üreme konusundaki görgüsüzlüğünü kendi yararına kullanıp bu işten daha büyük bir servet elde etmek istemekte, iktidar hapları piyasada normalleşmeye başladığında adım atabileceği ayrı bir sektör aramaktadır. Aradığı sektörü, ünlü bir kimya profesörü olan Arthur Woresley sayesinde bulmakta gecikmeyecek, dünyanın ünlü dahilerini, sanatçılarını teker teker gezmekten ve yardımcısı Yasmin ile birlikte dünya üzerinde başka kimsenin girişmediği bir işe balıklama atlamaktan da hiç çekinmeyecektir.

Sizi bol bol güldürecek, bol bol eğlendirecek bir şeyler okumak istiyorsanız, Amcam Oswald kesinlikle doğru bir seçim olacaktır.

22 Haziran 2014 Pazar

Shakespeare And Sons | Prag/Berlin



Eğer yolunuz Prag'a düşerse hiç düşünmeden o sokaklarda Shakespeare And Sons kitap kafe'yi arayın. Aslında kafeleri demek daha doğru olur çünkü Çek Cumhuriyetinde üç şubesi var. Sonra Berlin'e de bir şube açmışlar. 
Sıcacık, sevimli dükkan olan kafe'de ingilizce kitaplar da bulmak mümkün. 

Kitap kafelerin en hoş tarafı bir yandan okurken, diğer yandan kitapları inceleme imkanının olmasıdır. Hele bir şehirde turist olarak geziyorsanız, hoş bir ara olacaktır. 










Dükkanın bir de Berlin ayağı var ki orası daha güzel denilebilir. 
Çünkü kitaplara ilaveten harika Bagellar var. Girdiniz mi, kitap, kahve, bagel derken çıkamamanız olası. 
Genel olarak ikinci el kitaplar satılsa da, çağdaş romanlar'ı da bulabilirsiniz.
Yazarlarla okumalardan tutun, akustik konserlere çok hoş etkinlikler de düzenliyorlarmış. 







İster kahve içip, bagel yerken kitabınızı okuyabilir, isterseniz de rahat koltuklarda oturabilirsiniz. 
Ev rahatlığı vermeyi amaçlamışlar ki, fotoğraflara baktığımızda sıcacık görünüyor. 

Sahipleri Roman & Laurel Kratochvila çifti kitapların, bagelların dünyasında size sevimli bir mola hediye ediyorlar. 






Gitmek isterseniz adreslerini ekleyelim.

Shakespeare and Sons (1)U Lužického semináře 10 Prague +420-257 531 894

Shakespeare and Sons (2) Krymská 12, Prague +420-271 740 839

 Shakespeare and Sons (3) :Soukenická 44, Český Krumlov +420-380 711 203

 Shakespeare and Sons Bookstore, Raumerstrasse 36, 10437 Berlin – Prenzlauer Berg 

İnternet sitelerine de göz gezdirmek isterseniz şayet; tık tık 


21 Haziran 2014 Cumartesi

Yaz Okuma Şenliği


Merhabalar sevgili okuyucular! Daha önce de bahsettiğimiz gibi Rafların Arasından'da göreceğiniz yeni köşelerden biri de Okuma Şenliği yazıları olacak. Sycorox'un da dahil olduğu Kitap Oburları topluluğundan da tanıyacağınız kitap bloğu yazarı Pinuccia, tam bir yıldır mevsimlere göre kategorileri değişen okuma şenliklerini büyük bir başarıyla organize ediyor, devamlı katılımcıları olan bu okuma şenlikleri, kitap blogları arasında resmen toplu bir kitap kulübü, bir okuma grubu görevi görüyor ve katılımcılar belirli kategorilere göre kitaplar okuyup birbirleriyle paylaşıyorlar. Daha önce bu okuma şenliklerine ben kendi kişisel bloğumla katılıyordum, bundan böyle bu okuma şenliklerinin yeri aslında Rafların Arasından olmalı, Rafların Arasından'da bu şenliklerin de kendi yazıları olmalı diye düşünerek kitap listelerimi buraya taşımaya karar verdim.

Sizler de bu şenliğe katılmak isterseniz, Pinuccia'nın Kitapları bloğunda yer alan katılım koşullarını ve kategorileri buradan takip edebilirsiniz: http://pinucciasbooks.blogspot.com.tr/2014/06/yaz-okuma-senligi.html

Ben daha önce kendi kişisel bloğumda da yaptığım gibi, yine şenlik kategorilerine göre okuduğum kitapları başlama tarihlerimle birlikte bu yazıda listeleyeceğim ve her kitabı okuduktan sonra ayrı bir yazıyla tanıtmaya çalışacağım. Yaz okuma şenliğine Sycorox da katılmadığı için (kendisini sonbahar şenliğine dört gözle beklemekteyim) bu şenlikteki tek Rafların Arasından yazısı bu olacak gibi görünüyor, sürekli olarak yenileyeceğim ve şenlik dahilinde okuduğum kitaplar için yazdığım yazıların bağlantılarını da bu yazıda toplayacağım. Öyleyse başlıyoruz...

21 Haziran - Amcam Oswald (Roald Dahl)

14. Kategori (10 puan): Kütüphaneden veya bir tanıdığınızdan ödünç aldığınız veya sahaftan aldığınız bir kitap.


Şenliğe yakın zamanda yaptığım bir sahaf alışverişinden satın aldığım Amcam Oswald ile başlıyorum. Roald Dahl, çocukken okuduğum Yaman Tilki kitabıyla kalbime taht kuran bir yazar olmuştu (daha sonra bu kitabın Wes Anderson'un Fantastic Mr. Fox filminin uyarlandığı kitap olduğunu da filmi izlerken "şıra"dan bahsedildiğini gördüğümde heyecanla fark etmiştim, şırayı o kitaptan öğrenmiştim) ve yıllar boyunca başka bir Roald Dahl kitabı okumamış olmaktan da üzüntü duyuyordum, en sonunda Amcam Oswald'ı, Bornova'daki bir sahaftan satın aldım, kitap Can Yayınları tarafından basılmış ve 216 sayfa uzunluğunda. 

Kitap hakkında yazılmış yazı burada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/06/amcam-oswald-roald-dahl.html

23 Haziran - Dünyaya Orman Denir (Ursula K. Le Guin)

10. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.


Şenliğin ikinci kitabını onuncu kategoriye dahil edebiliyorum, Ursula K. Le Guin'in yazdığı Dünyaya Orman Denir, çok uzun zamandır okumak istediğim bir romandı, dolayısıyla doğum günümde (17 Haziran) sevgilim bu romanı hediye edince aklımdaki okuma listemde birkaç romanın üzerine çıkıverdi, hatta elime geçtikten sonra çok çabuk bir şekilde okumaya başladığım sayılı romanlardan oluyor, açıkçası şenliğin bu kategorisine uyuyor olması da bu konuda etkili. Metis Edebiyat tarafından basılan kitap, 130 sayfacık, sanırım türü novella oluyor. Yine de bu şenlikte sayfa sınırlaması da olmadığı için rahatlıkla sayılıyor.

Kitap hakkında yazılmış yazı burada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/06/dunyaya-orman-denir-ursula-k-le-guin.html

26 Haziran - Akışı Olmayan Sular (Pınar Kür)

13. Kategori (10 puan): Aynı zamanda çevirmenlik de yapan bir yazar tarafından yazılmış bir kitap.


Şenliğin üçüncü kitabı, oldukça karışık bir sırayla gittiğim için on üçüncü kategoriye dahil oluyor. Pınar Kür, yakın zamanda okuduğum Oriana Fallaci'nin Doğmamış Çocuğa Mektup adlı kitabının çevirmeniydi ve kitaplıkta kendisine ait bir öykü kitabı olduğunu da fark etmiştim. Pinuccia, şenliğe bu kategoriyi koyunca aklıma ilk olarak bu kitap geldi, Pinuccia da şenliğin bu kategorisi için zaten Pınar Kür'ü de önermiş, oldukça isabetli oldu. :) Akışı Olmayan Sular, Can Yayınları tarafından basılmış, elimdeki kitap 1987 basımı, 222 sayfa.

Kitap hakkında yazılmış olan yazı burada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/06/aks-olmayan-sular-pnar-kur.html

29 Haziran - Otlakçı (Memduh Şevket Esendal)

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.


29. kategori, katılımcılar için en kafa karıştıran ve yazar arayıp bulma yönünden en zor kategorilerden biri olmuş. Ben bu kategoriye rahatlıkla sokabileceğim birçok kitap olduğunu fark ettiğim için, açıkçası bana en rahat kategorilerden biri gibi geldiğinden okumak için sırada beklettiğim kitaplar arasından dördünü bu kategoride çıkaracağım. Ne yazık ki şimdiye dek hiç Memduh Şevket Esendal okumamışım, Türk yazarları arasında çok sevildiğini, Otlakçı'nın da çok sevilen bir öykü kitabı olduğunu biliyordum, birkaç ay kadar önce bu kitabı bir sahaftan aldım, şimdiye dek hiçbir kitabını okumadığım erkek yazarlardan Türk olanı Memduh Şevket Esendal oluyor, kitap Bilgi Yayınevi tarafından basılmış, 226 sayfa. 

(Her kitap için ayrı bir yazı da yazmaya çalışıyordum fakat Otlakçı'da birçok kısa öykü olduğu için, hakkında yazacak çok fazla bir şey yoktu, kitabı epeyce sevdim, özellikle 1920'lerdeki aile ilişkilerine, sosyal çevreye yer veren öyküler yer alıyor kitapta, birkaç öyküyü ayrıca çok sevdim ve o öyküleri daha sonra tekrar dönüp dolaşıp okurum gibi geldi.)

1 Temmuz - Kuşatma (Füruzan)

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.


29. kategoriye devam ediyorum, Füruzan da daha önce okumadığım bir yazar. Yine eskiden satın aldığım ve belki de öykü okuma havasında olmadığım için okumayı ertelediğim öykü kitaplarına dadanmışken Kuşatma'yı da bu kategoriye sokarak aradan çıkaracağım. Şimdiye dek hiçbir kitabını okumadığım kadın yazarlardan Türk olanı Füruzan. Kitap Bilgi Yayınevi tarafından basılmış, 307 sayfa. 


5 Temmuz - Nedjma (Kateb Yacine)

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.


Yine 29. kategoriye Kateb Yacine adlı yazarın Nedjma adındaki romanıyla devam ediyorum. Daha önce hiçbir kitabını okumadığım Kateb Yacine, D&R mağazalarında Can Yayınları'nın 5 TL'ye satılan kitaplarının arasında görüp de kitabın arkasını görünce Nedjma'yı okumaya karar verdiğim bir yazar. Cezayirliymiş, Albert Camus başta olmak üzere çağdaş varoluşçu yazarlarla dostmuş, gerçekten hakkında hiçbir şey bilmeden sırf bu dostluğa güvenerek bu kitabı okumaya karar vermiştim, bakalım ne bulacağım. Şimdiye dek hiçbir kitabını okumadığım erkek yazarlardan yabancı olanı Kateb Yacine. Kitap, Can Yayınları tarafından basılmış ve 240 sayfa.

(Bu kitabı ne yazık ki hiç beğenmediğim için kitapla ilgili yazı yazmayacağım, belki başka biri beğenebilir, hiç ilgimi çekmedi, başlamışken bitireyim diye diye bitirdim.)

11 Temmuz - Başka Dünyalar (Nadine Gordimer)

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.


29. kategorinin son kitabına bugün başladım. Nadine Gordimer'in daha önce hiçbir kitabını okumamıştım, şimdiye dek hiçbir kitabını okumadığım kadın yazarlardan yabancı olanı Nadine Gordimer, yazdığı Başka Dünyalar adlı roman Can Yayınları tarafından basılmış ve 291 sayfa.

(Bu kitabı da öyle özel olarak pek sevmedim, çok güzel betimlemeler, çok güzel cümleler, çok güzel bir konu ve güzel karakterler vardı ama benim için çok güzel bir roman olmadı, bu yüzden yine kendimi zorlayarak bir yazı yazmaktansa hiç yazmamayı tercih edeceğim.)

16 Temmuz - Üç Harfli Kelime: Aşk (Çeşitli Yazarlar)

23. Kategori (10 puan): Mektuplardan veya anılardan oluşan bir kitap.


Bu kitabı bir süre önce Siren Yayınları'nın bloğu Siren'in Sesi'nde yapılan bir çekilişten kazanmıştım, okumaya başlamak için bu kategori mükemmel bir bahane. Neil Gaiman, Leonard Cohen, Ursula K. Le Guin, Margaret Atwood, Etgar Keret gibi isimlerin yazdıkları aşk mektuplarının derlendiği bir kitap olan Üç Harfli Kelime: Aşk'ta, kırk farklı yazarın kırk farklı aşk mektubu bulunuyor. Kitabın orijinal adı "Four Letter Word" imiş, kitap Siren Yayınları'ndan çıkmış ve 239 sayfa.


18 Temmuz - Anayurt Oteli (Yusuf Atılgan)

2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.



Daha önce sadece Aylak Adam adlı romanını okuduğum ve sevdiğim Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli adlı kısa romanı da bir süredir okunmayı bekliyordu. Şenliğin bu kategorisine çok uygun bulduğum için bugün Anayurt Oteli'ni okumaya başladım. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Anayurt Oteli sadece 108 sayfacık. Bu şenlikte sayfa sayısı kısıtlaması olmaması benim çok işime geldi çünkü okumak için beklettiğim pek çok kısa romanı da kategorilere uydurabiliyorum.

Kitap hakkındaki yazı burada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/07/anayurt-oteli-yusuf-atlgan.html

19 Temmuz - Kırk Oda (Murathan Mungan)

4. Kategori (10 puan): Adında bir sayı geçen bir kitap.


Kırk Oda da bir süredir kitaplığımda okunmayı bekleyen kitaplardandı, adında bir sayı geçen kitap kategorisinden bu kitabı da şenliğe dahil ediyorum. Metis Edebiyat'tan çıkan Kırk Oda, 162 sayfa uzunluğunda.

(Bu kitap da pek bana göre değilmiş, birkaç hikayenin derlenmiş olduğu bu kitap hakkında da bir yazı yazmaktan kaçınıyorum.)

21 Temmuz - Pastoral Senfoni ~ Dar Kapı (Andre Gide)

6. Kategori (10 puan): Nobel ödüllü bir yazardan bir kitap.


1947 yılı Nobel Ödülü sahibi olan Andre Gide'in Pastoral Senfoni ve Dar Kapı eserleri, Cem Yayınevi tarafından bir arada basılmış, kitap 264 sayfa.

Kitap hakkında yazılmış yazı şurada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/07/pastoral-senfoni-dar-kap-andre-gide.html

25 Temmuz - Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi? (Philip K. Dick)

16. Kategori (10 puan): Herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap.


Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?, pek çok filme ve kendinden sonraki dönemlerdeki pek çok bilim kurgu eserine konu olmuş bir yapıt, şimdiye dek okumadığım için kendimi oldukça kötü hissediyordum, şenliğin kategorilerinden birine de uydurabiliyorum. 1998 yılında Locus Poll ödüllerinde 1990 yılından önce yayınlanmış en iyi bilim kurgu romanı seçilmiş olan romanın 1968 yılında da bir Nebula adaylığı olmuş fakat Nebula ödülünü kazanamamış. Hatta şu an merak edip hangi yapıta kaptırdığını araştırdım da, Türkçeye Ergenlik Ayini olarak çevrilmiş Rite of Passage adlı Alexei Panshin romanı o yılın Nebula ödülünü kazanmış, konusu da çok güzelmiş ve o da okuma listesine eklendi. 

Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?, Altıkırkbeş Yayın tarafından basılmış, 289 sayfa uzunluğunda.

(Bu kitap hakkında yazı yazmak için yeterli motivasyonu toparlayamadım, belki daha sonra yazarsam burayı yazının bağlantısıyla güncellerim.)

27 Temmuz - Dünyanın Dört Bucağından Masallar ~ Hint Masalları (Tunç Tayanç)

15. Kategori (10 puan):Bir masal kitabı.


Henüz Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?'yi bitirmedim fakat üç kitapla birlikte bu kitabı da kütüphaneden ödünç aldığım için teslim tarihi gelmeden bir yandan kütüphaneden aldıklarımı da okumaya başlamam gerekiyordu, normalde de birkaç kitabı aynı anda okuduğum olur, bu masal kitabını da ara ara karıştıracağım. Sırf şenlik kategorilerinde masallar var diye kütüphaneden ödünç aldım ve kapağına vuruldum. Kitabı Tunç Tayanç hazırlamış, kitap Dipnot Yayınları tarafından basılmış ve 153 sayfa.

(Bu kitap hakkında da bir yazı yazmayacağım, masal okumayı özlemişim fakat Hint masalları tahmin ettiğim kadar beni sarmadı, Güneş, Ay ve Rüzgar'ın Akşam Yemeği dışındaki masalları gerçekten çok beğenmedim.)

28 Temmuz - Bir Garip Aşk Öyküsü (Carl-Johan Vallgren)

21. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.


Bu kitabı da kütüphaneden almıştım, Metis Yayınları'ndan çıkan kitap 309 sayfa.

Kitap hakkında yazdığım yazı burada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/08/bir-garip-ask-oykusu-carl-johan-vallgren.html

30 Temmuz - Deniz Feneri (Virginia Woolf)

1. Kategori (10 puan): İsminde yaz mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların yazın geçtiği bir kitap. 


Malum üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşadığımız için doğal olarak yaz tatilinin anlamı, çoğu insanımızın aklında denize girmekle, deniz kıyısında bir yerlere gitmekle eşdeğer. Bu yaz denize girememiş ve bir sürpriz olmazsa giremeyecek biri olarak ben de adında yaz mevsimini çağrıştıran bir kelime içeren kitap olarak Deniz Feneri'ni seçtim. Kitap 228 sayfa uzunluğunda ve Kırmızı Kedi Yayınları tarafından basılmış.

(Bu kitabı o kadar zor okudum ki, daha önce Virginia Woolf'un okuduğum tek kitabı Mrs. Dalloway'di, onu beğenmiştim, Deniz Feneri'ni okurken gerçekten çok yoruldum demem lazım. Hakkında ayrı bir yazı yazmayacağım.)

6 Ağustos - Üç Kadın (Sylvia Plath)

3. Kategori (10 puan): Bir şiir kitabı.


Şiir kitabı kategorisi için elimdeki üç dört e-kitap arasından Üç Kadın'da karar kıldım. Sylvia Plath'in bir doğumhanede geçen ve şiir olarak anlattığı bir öyküsüymüş, ben e-kitap olarak okuyorum, kitap Artshop Yayıncılık tarafından basılmış ve 62 sayfa.

Kitabı aynı gün içinde bitirdim ve hakkında yazı bile yazdım heheh: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/08/uc-kadn-sylvia-plath.html

8 Ağustos - İklimler (André Maurois)

7. Kategori (10 puan): Fransız edebiyatından bir kitap.


Genellikle tam olarak okuduğum baskının kapağını görsel olarak kullanmaya çalışsam da ilk kez İklimler'de bir değişiklik yapmak zorundayım. Elimdeki baskı Nadir Kitap'tan sipariş edip Bornova Kitapçısı'ndan aldığım, Güven Yayınevi'ne ait, Samih Tiryakioğlu çevirisiyle Şaheser Romanlar serisinde basılmış, ciltli ve çok eski, çok güzel bir kitap. Belki bir ara fotoğrafını çekersem yeniden düzenlerim. Benim elimdeki kitap 266 sayfa. Andre Maurois, gerçek adı Emile Herzog olan bir Fransız yazar, 1885 yılında Seine nehrinin denize döküldüğü Rouen şehri yakınlarındaki Elbeuf'te doğmuş. Babası Ernest Herzog, Alsaslı bir sanayici imiş. 1871 yılında Fransa, Almanya'ya yenildikten sonra Normandiya'ya göç etmiş, dokuma tezgahlarını da yanına götürmüş. Tüm bu bilgiler kitabın yazarla ilgili bilgiler kısmında yer almakta, yine Andre Maurois'ten bahsedilirken sıklıkla "Fransız yazar" denmekte, sonuç olarak ben de Fransız edebiyatından bir kitap okuma kategorisinde İklimler'i okumaya karar verdim.

(Bu kitabı da araya giren birsürü kitaptan sonra bitirebildim fakat hakkında bir şey yazacağımı sanmıyorum. Çok güzel bir çifte aşk öyküsü, içindeki bir Swinburne şiirine de bayıldım.)

11 Ağustos - Kirpinin Zarafeti (Muriel Barbery)

28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap.


Goodreads'in Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 kitap listesinde, Kirpinin Zarafeti şu bağlantıdan da görülebileceği üzere 162. sırada yer alıyor. Muriel Barbery'nin yazdığı kitabı Işık Ergüden çevirmiş, Turkuvaz Kitap basmış, kitap 276 sayfa uzunluğunda. Bornova İlçe Halk Kütüphanesi'ne yeni gelmiş ve görür görmez aldım, kütüphaneden bu kitabı ilk okuyan da benim. ^_^ İklimler'le birlikte bunu da okuyorum ve Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesinden okuyacağım diğer kitapları da muhtemelen kitaplıktan uyduracağım.

Kitap hakkında yazılmış yazı burada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/08/kirpinin-zarafeti-muriel-barbery.html

16 Ağustos - Oblomov (İvan Aleksandroviç Gonçarov)

30. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 50 puan, toplamda 80 puan): 17., 18. ve 19. yüzyılda yazılmış birer kitap.


Listelerimi biraz dağıtmaya başladım, Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesinden devam etmek yerine Oblomov'u bu kategoriye dahil etmeye karar verdim. 1859 yılında basılmış olan Gonçarov eseri Oblomov'un okuduğum baskısı Antik Yayınevi tarafından basılmış, 528 sayfa. Böylelikle bu kategorinin 19. yüzyıl basamağını Oblomov'u okuyarak gerçekleştirmiş olacağım.

Kitap hakkındaki yazı burada: http://raflarinarasindan.blogspot.com/2014/09/oblomov-ivan-aleksandrovic-goncarov.html

27 Ağustos - İkinci Cins ~ Evlilik Çağı

26. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 15 puan, toplamda 45 puan): 3 kitaplık bir seri veya aynı seriden 3 kitap.


Payel Yayınları'nı, bu seriyi beyaz dizi kitapları gibi kapaklarla bastığı için hiç affetmeyeceğim. İkinci Cins serisi, Türkçeye çevrilirken Genç Kızlık Çağı, Evlilik Çağı, Bağımsızlık Çağı gibi, biraz da yayınevinden yayınevine değişen isimlerle çevrilmiş, kütüphanede Payel Yayınları'nın bastığı Evlilik Çağı'nı gördüğümde aldım, çünkü Simone de Beauvoir'i çok severim ve bu eseri okumadığım için hep üzülüyordum. Artık bölük pörçük de olsa bu seriyi okumayı planlıyorum, bakalım şenliğe de yetişebilir mi...

(Bu kitabı okumayı bitirdim fakat şimdilik hakkında bir yazı yazmayı düşünmüyorum. Eğer üçlemeyi tamamlarsam, Genç Kızlık Çağı ve Bağımsızlığa Doğru'yu da bitirirsem o zaman hepsi hakkında bir yazı yazacağım.)

4 Eylül - İkinci Cins ~ Bağımsızlığa Doğru

26. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 15 puan, toplamda 45 puan): 3 kitaplık bir seri veya aynı seriden 3 kitap.


Yine Payel Yayınları'ndan çıkan, İkinci Cins'in üçüncü cildi olan Bağımsızlığa Doğru, 189 sayfa. 

7 Eylül - Mio, Benim Mio'm (Astrid Lindgren)

12. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.


Astrid Lindgren'in bu kitabını kütüphanede görünce, şenliğe dahil etmeden okuyacağımı düşünmüştüm fakat ne güzel ki bu kitaptan uyarlanan bir filmin varlığını da keşfettim. http://en.wikipedia.org/wiki/Mio_in_the_Land_of_Faraway bağlatısında da görüleceği üzere Mio In The Land Of Faraway isimli bir filme de dönüştürülmüş olan roman, İthaki Yayınları tarafından basılmış, 176 sayfa.

(Kitap çok sevimli bir çocuk kitabıydı, hakkında bir yazı yazar mıyım, yazmaz mıyım bilmiyorum, daha Oblomov hakkında da yazmayı planlıyorum, bu aralar yazma motivasyonumda bir düşüş var.)

9 Eylül - Golem ve Cin (Helene Wecker)

22. Kategori (10 puan): İlk kitabı 2010 yılında veya daha sonrası yıllarda çıkmış bir yazardan bir kitap.


Aslında bu kategori için sevgili Melda Uytun'un Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı romanını bir kez daha okumayı düşünüyordum, romanın hazır birinci yılı da dolmuşken bir kez daha anarız diye düşünüyordum fakat bu kitabı da D&R'ın indirim standından satın alıp bir an önce okumak istediğim için, şenlik kapsamına dahil etmek istedim. Helene Wecker'in yazdığı Golem ve Cin, yazarın ilk kitabı olarak 2013 yılında basılmış. Şimdiye dek kitap hakkında okuduğum yorumlar oldukça güzeldi, bu yüzden merak ettiğim bir kitap. Golem ve Cin, Doğan Kitap tarafından basılmış ve 638 sayfa.

(Kitabı hiç beğenmedim, hakkında herhangi bir yazı yazmayacağım.)

14 Eylül - Dava (Franz Kafka)

28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap.


Ne yazık ki elimdeki baskının kapak fotoğrafını internette bulamadığım ve tüm kitapların kapak resimlerini koyduğum halde bu kitabınki boş kalsın istemediğim için internette bulduğum bu kapağı yapıştırdım. :) Elimdeki Dava baskısı, Karaca Yayınları tarafından basılmış ve 256 sayfa uzunluğunda. Daha önce bu kategoriden Kirpinin Zarafeti'ni okumuştum, şimdi Dava ile bu kategorinin ikinci kitabını okuyorum.

(Kitabı çok beğendim, hatta mesleğim sebebiyle özel olarak sivri diline ve distopik havasına ayrıca vuruldum, bir ara vakit bulursam belki hakkında bir yazı da yazabilirim, yazmak isterim fakat bahsettiğim gibi yazma motivasyonumun olmadığı günlerdeyim.)

17 Eylül - Küçük Şeylerin Tanrısı (Arundhati Roy)

28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap.


Bu kitabı karşıt anlamlı kelimeler kategorisinde okumayı düşünüyordum fakat Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesinde de yer aldığını gördüm. Hazır o kategoride iki kitap da okumuşken ve kategoriyi tamamlamama bir kitap kalmışken bu kitabı da o kategoriye dahil ediverdim. Arundhati Roy'un yazdığı kitap, Can Yayınları tarafından basılmış ve 362 sayfa uzunluğunda. Bu kitabı bitirdiğimde bu kategoriyi de tamamlamış oluyorum.
Related Posts with Thumbnails