12 Mayıs 2010 Çarşamba

Bizim Prom Night'ımız neyim olmadı ki...- Prom Nights from Hell

"Cehennemden Balo Geceleri" ini ile türkçeye çevrilmiş bu kitabı orjinal dilinde okumayı tercih ettim. Kitap 5 kadın yazardan 5 doğaüstü hikaye sunuyor, hikayeler ve yazarları şu şekilde: 


Meg Cabot, THE EXTERMINATOR'S DAUGHTER
Lauren Myracle, THE CORSAGE
Kim Harrison, MADISON AVERY AND THE DIM REAPER
Michele Jaffe, KISS AND TELL
Stephenie Meyer, HELL ON EARTH


Hikayelerin hepsi, amerikan gençlerinin en önem verdikleri gece olan -PROM denilen- mezuniyet balolarının etrafında şekilleniyor.Benim Favorim yaratıcılık konusunda diğer dört hikayeyi açık ara farkla aşan Madison Avery and the Dim Reaper oldu. Stephenie Meyer ve Lauren Myracle hikayeleri ise en sevmediklerimdi..


1. Hikaye, The Exterminator's Daughter, Mary isimli bir kızın etrafında dönüyor. Mary'nin en yakın arkadaşı, Sebastian Drake adında bir çocukla çıkmaktadır, Mary Sebastian'ın göründüğünden farklı biri olduğunu bildiği için arkadaşı için endişelidir ve harekete geçer. Bu hikaye kesinlikle sıkıcı değil, akıcı, ancak hiçbir yeniliği yok ve pop-corn olmaktan öteye gidemiyor ne yazık ki.

2. hikaye, The Corsage, kitabın en kısa ve hüzünlü hikayesi denebilir...Hikayenin daha başından neler olacağını anlıyorsunuz ve bu da biraz can sıkıcı olabiliyor. Zaten yazar da "monkey's paw" isimli başka bir hikayeden esinlenerek yazdığını açıklamış. "ne dilediğine dikkat et" mottosu etrafında  ilerleyen hikaye, çabucak bitiveriyor.

3. hikaye, Madison Avery and The Dim Reaper; Madison Avery isimli bir kızın başından geçenleri anlatıyor. Kostümlü bir prom'a gitmiş olan MAdison halinden memnun değildir, onu prom'a getiren çocuğa kızdıktan sonra Seth isimli yakışıklı ile baloyu terkeder, ve başına gelmedik kalmaz! Özellikle, White-Black Reaper olayı ve kolye meselesi, bence çok yaratıcıydı ve kitaptaki en iyi hikaye ödülü açık ara Kim harrison'a gitmeli.

4. hikaye Kiss and Tell, kitabın bence en iyi ikinci hikayesi. Bazı özel güçleri olan Miranda isimli bir kızın etrafında dönen hikaye, sıkıcı başlasa da ilerledikçe toparlıyor ve aksiyon dozu yükseliyor. Miranda hem öğrenci hem de part-time şoförluk yapmaktadır, birgün taksisine binen Sibby isimde tuhaf bir kız onun hayatını değiştirecektir. Gerisini okuyun :)

5. hikaye, meşhuur Stephenie Meyer'dan Hell on Earth. Kusura bakmayın ama, konu olarak en "dandik" hikaye buydu.  Sheba,  bir prom gecesinde, herkesi birbirine düşürmekten, sevgilileri ayırmaktan, insanları kıskançlıkla cinayete zorlamaktan zevk alan ve katliam yaratmayı amaçlayan iblis bir mahluktur. Bildiğin şeytandır yani! Fakat olaylar karışıp hikaye ilerledikçe, Sheba kendisi de zaaflarının olduğunu farkedecektir. Yapma Stephenie, yapma gözünü seveyim. Vampirleri liseye gönderdin ses etmedik ama cehennemden gelme şeytanların ne işi var lisede, sevmiyorum seni!



Özetle, boş kafaya okunabilecek, çıtır çerez bir kitap var karşımızda.
Amerikanın bu yeni nesil, gençlik kitapları yazarlarına ben ısınamadım sevgili okuyucularım. Vampir, büyü, güzel kızlar, yakışıklı erkekler, idealize kahramanlar.. bunlar bize ters.


Biz kusurları olan, etten kemikten kahramanları tercih ediyoruz kendi aramızda :) Çünkü hayatın kendisi de kusurludur, ve hayat insanlar gibi, kusurları ile güzeldir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails