Ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmayanların aklında hemen çağrışacak olan "Amerikan Pimapen, Amerikan Salatası, Amerikan Traşı" ve Amerikadan bilerek veya bilmeden ülkemize getirdiğimiz, kullandığımız herşeyden çok farklı, aslında alışkın olduğumuz bir tadın birkaç yüz doz arttırılarak sunulmuş hali, Amerikan Sapığı.
Kitaba, tüketim toplumununun sadece kendine yaşayan mikrop/virüs tabiatlı insanlarını eleştiren- va hatta yerin dibine sokan- eserlerden biridir demek bir haksızlık olabilir. Yer yer, yazanda bir psikolojik bozukluk olduğu düşüncesine kapılacağınız kadar rahatsız edici, yazar tarafından adeta bir zehrin kusulması gibi kaleme alınmış gayet acı bir eser var karşımızda. Aslında kusulmuş demek hafif olur, Ellis adeta nöbet geçirir gibi anlatmış olayları. Kişilere, durumlara, markalara, statülere; insanı bencil ve içi boş bir tüketici yapan herşeye duyduğu nefreti hissettiğimi düşündüm okurken.
Bir yandan da insan düşünmeden edemiyor, her gün " çok özel" alışveriş sitelerinde falanca kampanyalar başladı diye kapışan, haftasonları cep telefonlarına gelen envai çeşit "indirim başladı" fermanı ile alışveriş merkezlerine koşan, marka bağımlısı bir kitleyiz sonuçta. Amerikan Sapığında anlatılan, hasta ruhlu bireye dönüşmemiz çok mu imkansız, ya da tam tersine çok mu olası?
Kaçımız arkadaşlarımızla sidik yarıştırmadığımızı iddia edebiliriz?
Hangimiz daha iyi markalar giyiyoruz, daha iyi tatillere gidiyoruz, daha çok eğleniyoruz? Birbirimizden "daha fazla" olduğumuzu kanıtlamak için canhıraş bir çabanın içinde değil miyiz? başta sosyal paylaşım siteleri olmak üzere, teknoloji de emrimize amade. Sosyal hayatın içinde durduğumuz nokta, aynen amerikan sapığının en büyük derdi olduğu gibi, bizim de en büyük karın ağrımız.
Aslında, kitabın internet teknolojisinden sonra alacağı hali görmek eğlenceli olabilirdi, ancak 90 larda geçtiğinden dolayı, bize ancak o günün popüler markaları ve tv programları ile selam verebiliyor. Günlük hayatın içindeki o korkunç aptallıkları, umursamazlıkları bir bir suratımıza vururken anlıyoruz: Satın alabildiğimiz kadar varız. Kazanabildiğimiz para kadar yaşayabiliyoruz. Korkmayın, yazımın sonunu içinizdeki manevi boşluğu gelin falanca dinle/inançla doldurun diye bitirmeyeceğim! Hem zaten, inanç bile bir popülerlik-kimlik bulma nesnesi/aracı değil mi günümüzde?
Amerikan Sapığının elinde tuttuğu bıçakta, kendi aksimizi görmemiz bence çok yakın. Sevgilisinin çıplak fotoğraflarını çekip şantaj yapan, yolda köpek ezip arabası pislendi diye üzülen, arkadaşını işten attırmaya çalışan, eline fırsat geçse birbirini boğazlayacak insanlar, sağımızda, solumuzda, aramızda. Kitap bu noktada ürpertici. Birbirini tanımak zorunda olan ama aslında hiç tanımayan insanlarız çünkü biz.
Hergün el sıkışıp tanıştığımız insanların verdiği "afili " kartvizitler masaların kenarlarında unutuladursun, zaman hızla akıp geçiyor ve yeni nesil dünya sapıkları, Ellis'in bu kitapta haykırdığı bütün travmaları geçirerek aramızda yetişiyorlar.
Yazıya Kuyruk:
On üzerinden puanım- 7
Yazarı- Bret Easton Ellis
Adı- Amerikan Sapığı
Orijinal Adı- American Psycho
Çeviren- Fatih Özgüven
Sayfa Sayısı- 522
Tür- Roman
Kaç günde okudum- 10
Kaç kuruş- 18,48 TL (@ kitapyurdu)
Öneririr miyim- Şiddetten rahatsız olmuyorsanız, evet
Bu kitabın ing,lizcesini okumuştum 10-12 yıl önce. Çok etkilenmiştim. Sonra filmini de izledim ama perdeye kitabın derinliği hiç bir şekilde yansımamıştı. Türkçesini de okudum ve Fatih Özgüven gibi iyi bir çevirmen olmasına rağmen, ingilizcesinin tadını veremedi, itiraf edeyim.
YanıtlaSilOkumamıştım ve sanırım beynimi temizleyene kadar da okumamam gereken bir kitap imiş. Lakin şu anda bahsettiğin fikir ve isyan yağmurunun altına girersem pek çıkamayabilirim:)
YanıtlaSilben türkçesini okudum :)
YanıtlaSilAmalthcım, en uzun sürede okudugum kitaplardan biri bu. çok sürükleyici degil, bir de psikopat. azar azar alıyordum ki beyni çizmeyeyim :)
O zaman şimdi okumama tercihim doğrudur zira "isyanim var ulan" diye geziniyorum, Türk Sapığı olurum:P
YanıtlaSilevet biraz bekle bence de :)
YanıtlaSilŞu an okuduğum kitap.Henüz başlardayım ve çok zor ilerliyorum.O markaları okumak filan hem sıkıcı hem de yorucu ama pes etmeyeceğim az az da olsa okuyup bitireceğim. :)
YanıtlaSil