19 Temmuz 2013 Cuma
Ejderhanın Gözleri, Stephen King
Stephen King, hemen hemen her okurun, en az bir romanına aşina olduğu bir korku yazarı, bilirsiniz. Fakat Ejderhanın Gözleri, Stephen King üslubuna aşina olan okurları şaşırtacak bir fantastik roman.
Bizim ekibimizden Sycorox'un da katkıda bulunduğu Kitap Oburları oluşumundan Pinuccia'nın kişisel bloğunda şöyle bir etkinlik var: http://pinucciasbooks.blogspot.com/2013/07/2013-yaznda-hem-okuyalm-hem-eglenelim-mi.html
Ben de bu etkinliğin başlangıcından beri, okuyacağım kitapları bu listeye göre sıraya koyuyorum, bu listeye uyanlara öncelik veriyorum, Ejderhanın Gözleri de bu listedeki "Kahramanı ya da yazarının adı ya da soyadının sizinkiyle aynı olduğu bir kitap" şıkkından dolayı okuduğum bir romandı. Kısa bir araştırmadan sonra Stephen King'in birkaç romanında yer alan Randall Flagg adlı bir karakter olduğunu öğrendim, soyadlarımız aynı olmasa da onunkinin bir harf fazlası var. Biraz araştırdıktan sonra elimdeki e-kitaplardan Ejderhanın Gözleri'nde de Randall Flagg'in önemli bir karakter olduğunu keşfettim.
Tam da "medieval" zamanlarla ilgili oyunlar oynar, müzikler dinlerken bu romanın karşıma çıkması çok tatlı oldu diyebilirim, bilindik Stephen King romanlarından ve hikayelerinden farklı olarak bu romanda korku öğesi yok. Rivayete göre bu romanı zaten en küçük çocuğunun siparişi üzerine yazmış :) (Tıpkı Chan-wook Park'ın Oldboy gibi, Stoker gibi, Thirst gibi aşırı doz gerilim ve çarpıklıklar içeren vurucu filmlerinin yanında sırf çocuğuna izletebilmek için I'm A Cyborg But That's Ok'i çekmesi gibi.)
Geçmiş zamanda Delain Krallığında Roland adındaki bir kralın, iki oğlu Peter ve Thomas ve sevgili eşi Sasha ile mutlu bir şekilde yaşamasıyla başlayan hikaye, önce Sasha'nın ölümüyle küçük çapta bir aile dramına dönüşüyor. Annelerini erken yaşta kaybeden küçük prensler, anne sevgisinden biraz eksik büyürlerken büyük kardeş Peter bir şekilde erdemli, gözüpek ve iyi bir gence dönüşüyor, Thomas ise ağabeyinin aksine, babasının sevgisini de pek hissetmediği için Peter'ın yanında ezilerek kindar, sarsak ve tembel bir oğlan oluyor. Tahtın beklenen veliahtı Peter iken Kral Roland'ın hizmetinde olan saray büyücüsü Randall Flagg, ailenin kendi içinde yaşadığı sıkıntıları fırsat bilerek bu zayıf aile bağlarını kendi yararına kullanmaya karar veriyor ve bir anda masal, içine zehirler, entrikalar, kule zindanları gibi etkenleri de katarak fantastik bir kahramanlık hikayesine dönüşüveriyor.
Randall Flagg, daha sonra da pek çok Stephen King romanında karşımıza çıkıyormuş, ben daha önce denk gelmemiştim fakat Mahşer'de ve Kara Kule'de de aynı kimlikle beliriyormuş. Çoğu okur, Stephen King'in tüm romanlarının aslında dönüp dolaşıp hemen hemen aynı hikayeleri anlattığına, bir romanda, diğer bir romana atıfta bulunduğuna inanır, hepsinin birbirini tamamladığını söyler. Bu hikayede de Randall Flagg, yüzyıllar boyunca yaşayan, hiç yaşlanmayan, aynı topraklarda yaşlanmadığının farkına varılınca oradan ayrılıp daha sonra yine oraya geri dönen ve kendi çıkarları için tüm olumsuzlukları kullanan bir karakter, Stephen King'in üstü kapalı bir şekilde bahsettiği üzere şeytanın ta kendisi.
Bu romanı çok sevdim, kitabı bitirdiğimde düşündüğüm ilk şey şu oldu, Neil Gaiman bu romanı eğer okuduysa, kıskançlıktan hüngür hüngür ağlamıştır herhalde.
Etiketler:
stephen king,
sweet leaf
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder