30 Haziran 2014 Pazartesi

Akışı Olmayan Sular, Pınar Kür


Pınar Kür'ü daha önce Oriana Fallaci'nin Doğmamış Çocuğa Mektup kitabının çevirisiyle tanımıştım ve kullandığı duru Türkçeye hayran kalmıştım. Okuma şenliğinde çevirmenlik yapan bir yazar tarafından yazılmış bir kitabın okunacağı bir kategori olduğunu görür görmez aklıma Pınar Kür'ün kitaplıkta okunmayı bekleyen bu kitabı gelmişti. Akışı Olmayan Sular, çok güzel bir öykü kitabı, içinde beş öykü var ve öyküler kısa öykü niteliğinde değil, neredeyse birer roman inceliğinde yazılmış, karakterleri çok ayrıntılı bir şekilde anlatılmış, çok güzel öyküler. Çevirisinde Türkçesine hayran kaldığım Pınar Kür, kendi öykülerinde de dili o kadar yalın kullanmış ki kitabı okurken aklımdan geçen şeylerden biri şu olmuştu: Son zamanlarda okuduğum Türk yazarların çoğunda belki de dile hakim olduğunu göstermek için eski Türkçe, Osmanlıca, Farsça sözcüklerin kullanımı gözüme çarpıyordu, Pınar Kür'ün ise yine öykülerinden birindeki çevirmenlik yapan bir karaktere de söylettiği bir cümle, eğer bir sözün Türkçe karşılığı varsa mutlaka onu kullanmaya dikkat ettiğiyle ilgiliydi. Dupduru, yapyalın, su gibi akıp giden öykülerin toplandığı kitabın adının Akışı Olmayan Sular olması da şimdi yazıyı yazarken gülümsetti.

Beş öyküden sonuncusu hariç hepsinin baş karakteri ya da anlatıcısının erkek olması ve Pınar Kür'ün bir kadın yazar olarak, erkeklerin dünyasıyla ilgili karışık durumları, derin hisleri çok net bir şekilde, çok doğal bir anlatımla okuyucuya yansıtabilmesi de çok beğendiğim bir diğer konuydu. Son zamanlarda okuduğum öykü kitaplarının ve Türk yazarların eserlerinin arasında en beğendiğim kitaplardan biri bu kitap oldu.

1 yorum:

  1. Bu kitabı çok merak ediyordum, bende edineceğim. Geçen okuduğum öykü kitabı Bülbülün Gözündeki Cin'in çevirisi de Pınar Kür'e aitti.

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails