Kitaptan önce yazar hakkında iki kelam etmek istiyorum ben. Yazarlığa 1935 yılında Yarımay dergisinde başlamış ve Nazım Hikmet övgüyle bahsetmiş kendisinden. Bu yazarlığa yeni adım atan biri için tarif edilemez bir gurur olmalı. İsmi Cahide Uçuk olmasına rağmen ona Cahit derlermiş, nedeni Hüseyin Cahit Yalçın'mış babası eğer oğlum olursa Cahit, kızım olursa Cahide koyacağım ismini demiş.
Cahit Uçuk bir süre gizli gizli yazmış yazılarını, birçok kişi erkek sanıyormuş. Eserlerinden kadınları, kadın haklarını işlemiş. Aynı zamanda güzelliği ile dillere destan olan bir kadınmış. Bana Mona Lisa Smile filmindeki Kirsten Dunts'ın oynadığı karakteri hatırlatıyor hep.
Şimdi Güneş Kokusu'na gelirsek şayet, sade ve akıcı bir dili var kitabın. Karakterine hayran kalmıştım. Yokluklar içinde yaratıcı olan, kendi kıyafetlerini kendisi tasarlayan (evet kızın kendi çapında tasarımcı havası çok çok ilgimi çekmişti) , saygılı, ölçülü, tam o dönemi yansıtan bir genç kızı ve aşık olduğu maskeli balodaki adamı anlatıyor. Birde bu kitap ne zaman aklıma gelse, burnuma sabah kızarmış ekmeklerin kokusu geliyor. Aile hep sabahları onu yiyorlardı ve bu kokuya bayılan beni mest ediyorlardı, yazar öyle bir anlatmış ki, o sobada kızarmış ekmekleri, kokuyu alıyorsunuz gerçekten de. Açıkçası kitabı çok eskiden okuduğum için sonunu bir türlü hatırlayamadım, size tavsiye ederken tekrar okumaya karar verdim. Sahaflarda, yada Gitti Gidiyor'da bulabilirsiniz. Bulursanız şayet kaçırmayın, eski İstanbul, hoş havalı kadınlar, şirin bir kızın aşkı güzel gelebilir.
Aaa bizde de var bu kitap, bu baskısıyla hem de, bu kapakla. :D Ve okuduğumda çok sevmiştim, çok sevimliydi.
YanıtlaSilBana da İzmir'den halam yollamıştı, çok hoşuma gitmişti okuduğumda aynen.
YanıtlaSilBen bu kitabı okudum.Çok emin olmamakla beraber 80 li yıllardı.Okuyanlar tam olarak basıldığı yılı yazabilir mi ?
YanıtlaSil