Blink / The power of thinking without thinking adlı kitabı takriben 3 haftadır yanımda sürüklüyordum. Aslında çok kolay okunan, sular seller gibi akan bir kitap ama elimdeki diğer kitaplar parazit yaptığından bitirmek anca kısmet oldu. Uzun yıllar bilim muhabirliği ve gazetecilik yapan yazar Malcolm Gladwell küçük ama fena halde akılda kalan hikayelerle konuyu süper iyi anlatmış. Nerdeyse her bölüm yaşanmış bir olayla başlıyor ve kitabın asıl derdine katkı sağlayacak şekilde inceleniyor. Kitabın derdi de şu: Hani düşünmeden düşündüğümüz ve anlık kararlar verdiğimiz durumlar vardır ya, hah işte o durumlara dikkat! Çünkü eğer karar verdiğiniz konuyla ilgili bilgi ve deneyiminiz varsa ve yazarın thin-slicing tabir ettiği, ince farkları okuyabilme yetisine sahipseniz anlık kararlar ve içgüdüler sizi başarıya, doğru yerlere ve sonuçlara götürebilir. Ama her anlık kararınıza da güvenmeyin, konuyla ilgili önyargılarınızın veya şartlı reflekslerinizin kurbanı olabilirsiniz.
Olayın özeti bu, ama kitap bütün bunları inanılmaz ilginç örnekler ve hikayeler üzerinden anlatıyor. Gladwell'in gazetecilik geçmişi, yıllarca bilimsel konuları başı kıçı belli şekilde Amerikan halkına anlatma yetisini kazandırmış kendisine. Bu kitapta da gayet bilimsel konulara parmak atmasına rağmen asla kafa bulandırmıyor, hatta ara sıra geriye dönük tekrarlarla konuyu okurun kafasına adeta tatlı tatlı kazıyor.
Kitapta en çok ilgimi çeken kısım thin-slicing hakkında detay veren, evlilik analisti psikolog John Gottman'la ilgili kısımdı. Adam, Washington Üniversitesi'nde bildiğin aşk laboratuarı kurmuş, geleni geçeni konuşturup röntleyerek bir sonuçlara varmış ki küçük dilinizi yutarsınız valla. Hatta kitabın bu kısmı son dönemdeki favori dizim Lie to Me'yi hatırlattı bana fena halde. Gottman abi, bir çiftin diyalog halindeyken ortaya koyabileceği 20 değişik duyguya referans olan her surat ifadesine bir numara vermiş. Çiftleri laboratuarda ilişkileriyle ilgili bir konu hakkında kısaca tartışmaya davet edip kaydediyor. Daha sonra da kaydı izliyor ve her mimiği ilgili duygunun numarasıyla kodluyor. Böylece sonuçta ilişkiyi domine eden bütün duygular kabak gibi meydana çıkıyor... Gottman böylece "aha bu çift bir yastıkta kocar" veya "sizin biletiniz zaten kesilmiş canlar" diyebiliyor. Tabi çiftlere söylemiyor bunu da zaten elinde istatistikler varmış, tuttura tuttura ilerliyormuş yıllardır! Evet valla, şaka gibi. Ve bir çiftin ayrılacağına veya ilişkiyi sürdürürse mutsuz olacağına dair en büyük belirti de neymiş biliyor musunuz? Contempt. Yani aşağılama. Gottman diyor ki, herkes en büyük günahın eleştirmek olduğunu düşünür. Oysa aşağılamak/küfür/hakaret, karşınızdaki kişiyi sizden daha aşağı bir duruma sokar ki en büyük yıkım budur.
Ay bir de yine zekada sınır tanımayan Amerikan ordusuyla ilgili bir bölüm vardı ki çok güldüm! (aramızda Amerikalı varsa kusura bakmasın pliiz) Amerikan ordusu stratejik anlamda hatasız bir savaş yönetim sistemi kurmak için bir deney yapmış. Önce savaş durumuyla ilgili çok zengin bir database oluşturmuşlar, öyle ki her durumda karar almak için eldeki verileri giriyorsun, sistem sana manevranı söylüyor gibi bir şey. Bu sistemi denemek için de bir savaş simülasyonu yaratmışlar. Hayali düşman ordusunun başına ise Amerikan ordusunda yıllarca çok önemli askeri başarılar elde etmiş ve birçok askeri harekatta bulunmuş bir generali koymuşlar. General, yani düşman ordusu, her ahval ve şeraitte bu çakma sistemi defalarca çatır çatır yenmiş, Amerikan Savunma Bakanlığı da çok kötü fena error vermiş :p
Çekirdek fıstık gibi okunan, epey ilginç ve aslında ciddi bir kitap. Bitirince eş-dost sohbetlerine meze olacak birçok bilimsel ukalalık kazanmış oluyorsunuz!
Ben orijinal Penguin baskısını okudum ama Türkçesi de mevcutmuş:
Türkçe ismi: Düşünmeden Düşünebilmenin Gücü
Yazar: Malcolm Gladwell
Yayınevi: Salyangoz
Çeviri: Burcu Sipahioğlu
262 sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder