16 Ağustos 2014 Cumartesi

Kirpinin Zarafeti, Muriel Barbery



Pinuccia'nın Okuma Şenliği'nde Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesinden üç kitap okuma kategorisi için okuduğum ilk kitap Kirpinin Zarafeti'ydi. Aslında bu kitabı Sycorox da fazlasıyla okumak istiyor, Rafların Arasından bloğu olarak en çok okumak istediğimiz kitaplardan biriydi ve piyasada bulunmaması nedeniyle bir türlü okuyamıyorduk. Bir gün kitabı ilçe halk kütüphanesine yeni gelen kitaplar arasında görünce hemen aldım ve kitabı şenlik kategorilerinden birine saydırabilip saydıramayacağıma baktığımda Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesinde bulunduğunu gördüm. Listeye göz atmak isteyenler şuradan listeyi inceleyebilirler: https://www.goodreads.com/list/show/952.1001_Books_You_Must_Read_Before_You_Die

Kitabı resmen çok güzel bir yemek yer gibi, çok iyi bir arkadaşımla usul usul dertleşip şakalaşır gibi, tatlı tatlı uyuşukluk yapar gibi okudum ve hiç abartmadan söyleyebilirim ki okuduğum en güzel kitaplar arasına girdi. Hatta çok ciddi anlamda kütüphaneye kitabı geri verirken zorlanacağım çünkü ilerde tekrar okumak isteyeceğimi biliyorum ve kitap piyasada bulunmuyor, çevrimiçi kitap satış sitelerinde stok dahilinde değil ve çevrimiçi satış yapan sahaflar da kitaba, bulunmadığı için 35 - 40 lira arası fiyat biçiyor. Umarım bir gün yeniden basılır, piyasada bol bol bulunur, böylece tekrar satın alıp okuyabileceğimiz hale gelir. Tabii ben de piyasada bulmanın zor olduğu bir kitap hakkında yazı yazarak ve iştahınızı kabartarak kötü bir şey yapıyorum, farkındayım ama bu kitaptan kesinlikle bahsetmem gerekiyor, o kadar çok sevdim ki kitabı, mutlaka hakkında bir şeyler yazmalıyım.

54 yaşındaki kapıcı Renee Michel, yoksul bir aileden gelmiş, başından bir evlilik geçmiş, eşini kaybettiğinden beri de birlikte çalıştıkları kapıcı dairesinde tek başına çalışmaya devam eden, kendi halinde bir kadındır. Apartmanın rutin işlerine bakar ve mesaisi bittikten sonra Lev adındaki kedisiyle birlikte kendisini dairesine kapatır, apartman sakinlerinin gözünde neredeyse görünmez olan Renee'nin, herkesten sakladığı bir sırrı vardır ki o da değme filozoflara, edebiyatçılara ve sinemacılara taş çıkaracak kadar yontulmuş, biçimlendirilmiş bir kültür düzeyine sahip olduğudur. En büyük zevki kafasının içini doldurmak olan Renee, sürekli olarak kütüphaneden ödünç aldığı kitaplar ve filmler ile hem boş vakitlerini değerlendiriyor, hem de içinde bulunduğu yaşam hakkında oldukça güzel tespitler yapıyor, klasik bestecileri, Uzakdoğu sineması yönetmenlerini, modern filozofları, Rus edebiyatçılarını seviyor ve tüm bunların sıradan bir kapıcı tarafından gerçekleştiriliyor olması nedeniyle kendini olduğundan daha değişik bir konuma koymamak için kimseye bu gizli zevkleri hakkında hiçbir ipucu vermiyor, sıradan bir kapıcı gibi yaşamayı, sahip olduğu entelektüel düzeyin kendisine bir beklenti katmamasını istiyor, bu nedenle de kapıcı dairesinde gizleniyordur.

Aynı apartmanda parlamento üyeleri, ünlü hukukçular, sosyetik aileler de yaşamaktadır ve parlamentodaki sosyalist üyelerden birinin 11 yaşındaki kızı olan Paloma Josse, içinde bulunduğu sahte, abartılı, gösterişçi ve amaçsız yaşamdan oldukça sıkılmış olup 12. yaşgününde kendini öldürmeyi planlamaktadır. Bu planını adım adım şekillendirip ölüm yöntemleri üzerine düşünürken bir yandan da son bir yılını nasıl geçirdiği hakkında iki günlük tutmaya karar verir, günlüklerden biri Paloma'nın düşüncelerini yansıtacak olan Derin Düşünce adında, diğeri de Paloma'nın gündelik hayatında yazılmaya değer olan olayların kaydını tutacak olan Dünyanın Hareketi Günlüğü adında iki döküman olacaktır. Böylelikle Paloma, kendisini intiharına yönlendiren sebepleri daha net görebileceğini düşünmekte, bir yandan da geride bırakacağı günlükler sayesinde toplumu sarsmayı planlamaktadır. İçinde bulunduğu hayatta kendi özünü korumakta zorluk çeken Paloma, büyük bir sıkışmışlık içinde, büyüdüğü zaman ailesinin hayatını sürdürmek istemeyen fakat bu sıkışmışlıktan nasıl kurtulacağını da bilemeyen bir kızcağızdır.

Renee gizli gizli zevkleriyle uğraşıp apartman içerisindeki hayatı kendi gözünden yorumlayadururken aynı çatı altında Paloma da apartmandaki hayattan kurtulmaya çalışır ve birbirlerinden tamamen habersiz olan bu ikilinin bir araya gelmesini sağlayacak ve ikisinin de hayatını tamamen değiştirecek olan kişi, dairelerden birinin sahibinin ölümü üzerine o daireye yerleşecek olan Japon beyefendi, Kakuro Ozu'dur. Kakuro Ozu, batının insanı sürekli koşuşturmaya zorlayan o modern dünyasının aksine dinginlik içinde yaşamayı öğütleyen doğu kültüründen geldiği için etrafına ve olaylara daha dikkatli bakabilecek ve hem Renee'yi, hem de Paloma'yı içinde bulundukları "görünmezlikten" kurtarabilecektir.

Romanın her şeyi çok güzel, resmen roman anlatımı, dili, felsefi altyapısı, tekniği (roman genellikle Renee'nin ağzından anlatılıyor olsa da Paloma'nın tuttuğu günlükler de kronolojik olarak bölüm bölüm, ilgili yerlerde karşımıza çıkıyor) ve hatta adıyla, her şeyiyle beni kendine sımsıkı bağlarla bağladı. Hakkında internette yapılmış bazı yorumları okuduğumda "Yazar ders notlarını bir roman haline getirip bastırmış," diyen insanları da gördüm. Muriel Barbery, romanı yazdığı sıralarda genç bir felsefe eğitmeniymiş, gerçekten zaman zaman modern felsefeyle ilgili pek çok düşünce ve bilgiye de yer vermiş romanında ama bu, romanı kesinlikle sıkıcı bir hale getirmiyor, tek bir sayfasında bile sıkılmadım, aksine sonlara yaklaştıkça yavaş yavaş kitabın bitiyor olmasından dolayı üzüldüm ki ben normalde "Kitap bitmesin diye yavaş okuyorum," diyenlerden ziyade elindeki kitap bitince bir sonraki okuyacağı kitabı düşünenlerdenim.

Uzun lafın kısası, bu blogda size bu kadar şiddetle başka bir kitabı önermemiş bile olabilirim, kesinlikle ama kesinlikle okumalısınız, dünyanın en güzel kitaplarından biri Kirpinin Zarafeti olabilir.

Bir de kitaptan uyarlanmış, Le Herisson isimli bir film de var: 



Filmi de henüz izlemedim ama izleyenlerin yorumları da oldukça güzel film hakkında. Karakterler, tam gözümde canlandırdığım gibi seçilmişler onu söyleyebilirim. Belki kitabı hiç bulamıyorsanız en azından filmle yerini doldurabilirsiniz gibi, kitaba oldukça sadık kalındığını da okudum ama tabii gönlümüz her zaman kitaptan yana.

4 yorum:

  1. Ah nasıl istiyorum bu kitabı <3

    YanıtlaSil
  2. Kitap kutuphaneden alınmış olmasaydı su an sana doğru kargodaydi zaten. :(

    YanıtlaSil
  3. Bu kitabı 2 yıl kadar önce İngilizce okudum ve okuduğumda kesinlikle bende de aynı etkiyi bıraktı. Çok sıradan bir hikayeymmiş gibi görünse de insanı öyle bir içine çekiyor ki.. Ben de herkese kesinlikle tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  4. çok ilginçmiş,kütüphanede var ama satışta yok...hmm..merak ettim

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails