Kitap: Tanrıça, Tanrıçanın Savaşı, Tanrıça'nın Mirası
Yazar: Aimee Carter
Orijinal Adı: Goddess Test Series
Yayıncı: Ephesus Yayınları
Tür: Genç Yetişkin, Fantastik
Puanım: 4
"Kate'in hayatı, en başından beri yalnızca kendisi ve annesinden ibaret olmuştur ancak şimdi annesi ölmek üzeredir.
Peki ya son isteği?
Çocukluğunu geçirdiği eve geri dönmek. Bu nedenle Kate bir yandan annesinin sonbaharı çıkaramayacağından endişelenirken, diğer yandan da hiçbir arkadaşı ya da akrabası olmayan bir yerde yeni bir okula başlayacaktır.
Sonra Henry ile tanışır. Karanlık, ıstırap dolu ve büyüleyici biri olan Henry, Ölüler Diyarı tanrısı Hades olduğu iddiasındadır. Üstelik, bir anlaşma yapmanın karşılığında, tabi tutulacağı testi geçene kadar Katein annesini hayatta tutacaktır.
Kate, Henrynin çıldırmış olduğundan emindir. Ta ki ölü bir kızı hayata döndürdüğüne tanık olana kadar. Artık annesinin hayatını kurtarmak gözüne delicesine mümkün görünmektedir.
Testleri geçmeyi başardığı takdirde Henrynin gelecekteki eşi ve bir tanrıça olacaktır.
Fakat başarısız olursa…"
Bu kitap serisini ardı ardına okumayı istiyordum. Serisi çıkmış kitapların en güzel yanı bu oluyor. Eğer üç kitapsa bölmeden okuyorsunuz.
Tanrıça serisi güzel bir seri. Okuyucuyu büyülü bir dünyaya çekiyor. Kate'in Eden'de geçirdiği o kış hayatı bir daha asla geri dönmemecesine değişiyor.
Bir yandan annesini kurtarmak için çaresiz kalıyor, diğer tarafından gizemli yabancı Henry'nin çekiciliğine kapılıyor.
İlk kitap Tanrıça hızla ilerliyor ve elinizden düşürmeden okuyorsunuz. İlk kitap çok hoştu. Sonunda o kadar sürprizler bekliyor ki, ters köşe yatırıyor. Zaten üçlemede hep böyleydi. Hiç şöyle olur dediğim şeyler çıkmadığı gibi şaşırttı beni.
İkinci kitap Tanrıça'nın Savaşı ise başları acayip sıkıcı ilerliyordu. O yüzden bir ay boyunca kitabı okuyamadım. Hatta başka kitap bile okumak içimden gelmedi. Henry'nin o tavırları beni baydı resmen.
Kate'e hak vermemek imkansız, adam tamamen ilk kitabın sonundan farklı soğuk nevale ilerliyor. Hatta sonraki tavırları bile bana bu konuda inandırıcı gelmedi.
Kate ise inatla kendini sevdirmeye çalıştı garibim. Sıkıcı bir geçiş kitabı olmuş, sonlarına doğru baya açıldı kitap ama başları öldürdü beni.
Son kitap Tanrıça'nın Mirası ise daha çok savaşarak, bazı gerçeklerle yüzleşerek geçti. Hatta Tanrıça'nın Savaşı asıl bu kitap. Başından sonuna kadar aksiyon ile ilerledi ve nasıl okudum bilemedim.
Karakterlere gelirsek baş karakter Kate bazı abuk subuk tavırlarının dışında iyiydi. O tavırları da yaşına vermek lazım. İkinci kitapta ne yaptığı belli olmayan sevgilisine feveran eden kızı gördük. Haklıydı da. Hatta ben olsam muhtemelen çekip gitmiştim ee yeter seninle mi uğraşacağım diye. Son kitapta ise artık daha büyümüş, yaptığı hataların sonuçlarını yaşamış genç bir kadın görüyoruz. Daha ayakları sağlam basıyor.
Henry'e -Hades- ise hem bayıldım, bir yandan gıcık oldum. Ne yaptığı belli olmayan tavırlar, herkesin onun mutluluğu için kendini parçalaması bayık bir hal aldı.
Seri bütün olarak gayet güzel, epik bir havası var. İkinci kitabın başlarının dışında çok eksik bir yanı yok. Çok spoilera girmesin diye fazla kişilerden, olaylardan bahsetmek istemiyorum.
Son olarak kitapları yorumlamam için gönderen Ephesus Yayınları'na da çok teşekkür ederim.
Bir haftasonunda elimde kitaplarım evimde kıvrılıp okuyayım diyorsanız, hele mitolojik hikayelere bayılıyorsanız bu üç kitabı edinin.
"Bana inanmayı deneyebilir misin?" dedi. "Şimdilik. Bu şimdiye kadar öğrendiğin her şeyi bir kenara itmek anlamına gelse bile, ne kadar imkansız görünürse görünsün sana söylediklerimi kabul etme lütfunda bulunur musun?"
-Henry sf. 106-
İyi Okumalar...
-Sycorox-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder