Anadolu Korku Öyküleri'ni İzmir Kitap Fuarında görünce büyük bir heyecanla almıştım. Ben "elimizdeki malzeme" diyebilecegimiz, dini inanışlar ve yaşam kültürü ile oluşmuş birikimden becerikli yazarların inanılmaz korku-gerilim öyküleri ve senaryoları çıkaracağına inananlardanım. Yani bence, babaannelerin, ninelerin anlatıp durduğu uğursuz öykü ve efsaneler, inanışlar, filmleştirilse amerikan korku sinemasının tozunu attırır. Anadolu Korku Öyküleri Demokan Atasoy, Galip Dursun, Koray Günyaşar, Kayra Küpçü, Beril Tetik ve Ayşegül Nergis 'e ait 6 adet öyküden oluşan bir öykü kitabı.
Hemen kısa kısa öykülere geçelim:
Koray günyaşar'ın öyküsü Karatepe beni en çok korkutanlardan biri oldu! öykü yıllar sonra köyüne dönen genç bir adamın, köydeki kimseyi tanımaması ile başlayan korkunç olaylardan bahsediyor.
Ayşegül Nergis'in öyküsü olan "gerçekte onlar hayvan gibilerdir" i ben pek sevemedim. bu hikayede bir doktorun yeni atandığı köyde yaşadığı ürpertici olaylar anlatılıyor. Köyde insan pek azdır, çok hayvan vardır...
Demokan Atasoy'un öyküsü Kuyu "eder, yapar" anlatım dili ile yazılmış, sanki senaryo okuyormuş hissi verdi bana. kuyu'da oynak büyücü kadın Anşa ve yarım akıllı kızı Güles'in başına gelenler anlatılıyor. Biraz "sır kapısı" bölümlerini andırsa da, Sarsıcı bir öykü..
Işın Beril Tetik'in öyküsü "Gelin Otu", yeni doğum yapmış bir kadının yaşadığı korkunç olaylara dalış yaparak bizlere yıllarca anlatılan lohusa kadın depresyonuna farklı bir bakış açısı getiriyor.
Cevizin gölgesi hain olur ise Kayra Küpçü'nün öyküsü. Bu da benim ısınamadıklarımdan biri oldu... hikayesi çok basit, babaannemden farklı versiyonlarını dinlemiştik. Bir çobanın bir gün ceviz ağacının altında, ölen sevgilisini görmesini ve akabinde gelişen olayları anlatıyor.
Ve son olarak gene sağlam bir hikaye olan Güzay'ın Dilek ağacı var, Galip Dursun imzalı. Bence bu içlerindeki en yaratıcı hikayeydi. Hatta görselleşse ve film olsa ne güzel olurdu!
Evet, yıllarca amerikan korku filmleri ile beslenmiş "ben"i korkutan bir kitap oldu Anadolu Korku Öyküleri. Gece okuyamadım, sabaha bıraktım desem, korkak der misiniz bana? Elimde değil, içinde cinlerden bahseden şeylerden korkuyorum :) Bence bu tarz korku filmleri çekilse, pek çok insan korkudan uçuklar, aslında kültürümüzde sağlam gerilim malzemesi var değil mi?
Minik bir ekleme:
Kitabın kapağında, gerçek bir büyüden alıntılanmış figürler/yazılar bulunuyormuş, hatta kitabın sonunda bu yazıları paylaştığı için birine teşekkür ediliyordu, adını unuttum şimdi :)
Kültürümüze dönsek yüzümüzü ne muhteşem öyküler gün ışığına çıkar.
YanıtlaSilMesela Japonlar bunu çok güzel yapıyorlar.
Öyle ki, yaptıkları Amerikan sineması tarafından bir kez daha çekilir hale geliyor.
Ah bir de biz yapabilsek...
çok ilgi çekici geldi ..tam da bu konuda bir yazı yazacaktım:)okuyayım öyle yazayım o halde
YanıtlaSilbu öykünün isminden çok etkilendim : Cevizin gölgesi hain olur
YanıtlaSilBakalım Tüyap listeme ekliyorum bu kitabı da.
Evet bizde kullanılabilecek ürkütücü bi Cin kavramı var. öyle vampir, kurtadam bize işlemez valla Taksim meydanında ağzını burnunu kırarlar Dracula'nın :))) Ama üç harfliye geldin mi orada bi duracaksın. Ben de bi hikaye yazmıştım , işte kız çok yakışıklı biriyle karşılaştı bisürü maceradan sonra, adamın adı Kamuran, gözleri de çelik grisi vee ayakları tersti!!! Anneee !!! (hikayenin sonunu yazamadığım için ne olduğun söyleyemeyeceğim:) )
yazar adlarını okurken bile gerildim yahu. 4 yönetmenin birer birer çektikleri kabuslar evi serisini hatırladım. bence türk sinemasında gerilim türünde yapılmış ciddi (aslında herbiri ayrı komedi filmi) bi seridir.
YanıtlaSilgerçi cihan ünal'lı exorcist'i da unutmamak gerek, mutlaka biyerden bulunup izlenmeli :)
Sittirella, haklısın! japonlarda da cin kulturu var sanırım, Halka'da vardı öyle bişeyler sanki :)
YanıtlaSilZoitsa, bu konuda derken incin konusunda mı :))
YanıtlaSilaman çok korkutucu olmasın
Kurtlu'cum, evet yazar adları cidden ilginç degil mi? Ama en güzeli Galip Dursun'un öyküsü. Belki de en normal isimli o ;)
YanıtlaSilEğer siz de okuyup en begendiginiz ve en zayıf buldugunuz öyküyü paylasırsanız süper olur!
Bir de keşke bu kitabın daha çok reklamı yapılsaymış, valla ben de çok tesadufi rastlayıp aldım..
yalnız kapağa bittim:)
YanıtlaSilminik bir ekleme yaptım şimdi, kapakla ilgili yazının en altına :) iyi aklıma getirdin Zoitsa, teşekkürler..
YanıtlaSilben kitabın yazarlarından Galip Dursun :) öncelikle çok teşekkür ediyorum. Hazırlamak için epey çaba sarfettiğimiz bir üründü Anadolu Korku Öyküleri. Kapak Engin Deniz Erbaş'ın işi. Kapak ve iç desenlerdeki çizgiler Üsküdar'da tarihi bir evden çıkan, A3 boyutunda bir (biz ve gösterilen çoğu insana göre) büyü metninden alındı. Bu kağıt Deniz Erbaş'ın arşivindeydi. bir süre önce masanın üstünde dururken alev alıp küle dönüşmüş, Deniz başımızın belada olduğunu söylüyor. Ama biz yılmayıp ikinci cildi bu sene içinde çıkarmayı düşünüyoruz :)
YanıtlaSilÖzellikle öykümü beğenmiş olman beni çok sevindirdi :)
Gabe, blogumuzun yazarlarından Ege yi saymassak ilk kez bir yazar gelip eseri ile ilgili yorum yapıyor :) Öncelikle teşekkür ederim görüşlerini paylaştıgın için
YanıtlaSilidefix veya diğer siteler bir şekilde emaille veya banner ile reklamını yapıp ikinci kitabın daha büyük bir kitleye ulaşmasını saglarlar umarım..
Büyü konusuna gelince, ben de eskiler gibi böyle işlere çok bulaşmamak gerektigine inanıyorum ama :p
Başınız da ancak okurlarınızla belada olsun geceleri "ikinci kitabı çıkarın vuuu" diye pencere altlarında ulusunlar :p
Bu tür korku öyküleri Uzakdoğu edebiyat ve sinemasında çok sık kullanılır. Aslında bizde de zengin bir materyal var fakat pek kullanılmıyor kullanılan da başarılı olmuyor. (Ferhat Uludere son kitabı Spnbaharda Sarhoş Bir Kasaba'da gayet başarılı olmuş) Bu kitap uzun zamandır listemde. Bir de Deli Gücük çalışmalarına bakmanızı tavsiye ederim.
YanıtlaSil