"Her caddenin kendine özgü bir görüntüsü vardır...Her tepe başlı başına bir kişiliktir..."
Hayatımın belki en karmaşık döneminde okumaya başladığım bu kitap benim için hazine değerinde oldu...Tezer Özlü'nün ölümü Türk edebiyatı için büyük kayıp,okudukça üzüldüm...Bir yandan Tezer Özlüye,bir yandan Cesare Pavese'ye...Boşuna dememişler ona Türk edebiyatının gamlı prensesi diye...
Özlü 1983 yılında Almanca kaleme aldığı Auf den spuren eines selbstmords( Bir İntiharın İzinde)1984'de Yaşamın Ucuna Yolculuk adında çevirerek yayımlar...Almanca versiyonu 83'de Marburg yazın ödülü alır...
Konusuna gelince kitap Cesare Pavese'nin "İntihar ve Yaşam"dan alıntılarıyla yollarda geçiyor...Önce Berlin,Prag,İtalya ile bir arayışı anlatıyor...Tezer Özlü ile Kafka,Svevo,Pavese'yi de anlama yolculuğu belki...İçinizi acıtıyor,burkuyor...Onlarla beraber içimizde bir yolculuğa çıkıyoruz bir nevi...
En sevdiğim yeri Ankara ve Prag'ın aynı melankolik havaya sahip olduğunu düşündüğü bölümdü...
"Prag kentinde Maisselgasse'demiyim yoksa,Ankara'da Tuna caddesindemi?...Ya da düş mü görüyorum...Ya da zamanın hangi akışındayım..."
Öyle cesur bir şekilde ifade ediyor ki,insan onun içindeki çığlıklarla,bağırmak haykırmak istiyor içinden geçenleri...
"sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. ve hepsine haykırmak istiyorum. onayladığınız yanıtlar yalnız bir yüzey, benim gerçeğimle bağdaşmayan bir yüzey. ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin 'medeni durum' dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak, ya da sayılmak benim gerçeğim değil. bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. hem de hiç bir çaba harcamadan. belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. istediğiniz düzene (ayak uydurmak) o denli kolay ki..."
Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiç bir değeri yok ki. bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok. aranızda dolaşmak için giyiniyorum. iyi giyinene iyi yer verdiğiniz için. aranızda dolaşmak için çalışıyorum. istediğimi çalışmama izin verdiğiniz için. içgüdülerimi hiç bir işte uygulamama izin vermediğiniz için. hiç bir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz."
"insan çoğu kez her şeyin son bulduğu duygusuna kapılıyor, oysa yaşamın sonsuzluğunu algılayabilmek için bile yeterli değil bir insan ömrü."
Kitap Pavese'nin öldüğü 305 nolu oda'ya gidişiyle Gazetta Sera (28/29 Ağustos 1950 nüshası) ile ve Pavese'nin intiharı ile son buluyor...
"Ağır ağır yükselen küçük asansör,tüm umutsuzluk,intihar tutkusu orada bitiyor.Orada yalnızlık,en büyük yalnızlık içinde yitiyor..Hiçlikte...Ve yaşam yalnız rüzgar,yalnız gökyüzü,yalnız yapraklar ve yalnız hiç değil mi..." dizesiyle...
Tezer Özlü'yü Yolda filmiyle Yelda Reynold canlandırmıştır...
Tezer Özlü'nün biyografisi için şurayabakabilirsiniz...
Ve Cesare Pavese için;buraya bakabilirsiniz...
Ben kitabı okurken fonumda uzun zamandır dinlemediğim bir grup çalıyordu...Sentenced arka fon olarak çok iyi gidiyor,bu ara bu kitap sayesinde yine çok dinledim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder