Cthulhu'nun çağrısı, türü sevenleri tatmin edecek bir kitap. Özellikle Metallica'nın bu kitap uğruna Call of Ktulu isimli bir şarkı yaptığını da belirtmek istiyorum.
Ben ithaki yayınlarına ait baskıyı okudum. Kitabın girişinde, Yazar Lovecraft'ın hayatını yüzeysel olarak da olsa bahsediyor. yaşadığı dönemde sürekli gölgeleri, canavarları, anormal ve karanlık olayları düşünen, insanı daha güçlü yaratıklara hatta canavarlara av olmak zorunda kalmış ya da bizzat kendileri canavarlaşmış şekilde kurgulamayı adet edinen Lovecraft'ın, yaşamı boyunca fiziksel hastalıklarla boğuşmuş ve annesine çok düşkün bir adam olarak tasvir edilişi, hikayelerine aşina iseniz sizi hiç şaşırtmayacaktır.
Cthulhu'nun çağrısı, birçok hikayeden oluşuyor. Eğer kitabı henüz okumadı iseniz, yazımın bundan sonraki kısımlarında kitapla ilgili okuma zevkinizi kaçıracak detayların bulunabileceğini belirtmek isterim.
İlk hikaye, kitabı adını veren cthulhu'nun çağrısı, kahramanımızın ölen amcasının ardında bıraktığı tuhaf bir nesnenin ve amcasının yaşadıklarının izini sürmesi ile başlıyor. Hikaye ilerledikçe kimi zaman anlatımda kullanılan bazı kelimelerin tekrarı, sinir bozucu olsa da (geometrisi bozuk, harçsız yapılar gibi..), bu dünyaya ait olmayan yapı ve şekilleri başka nasıl tarif edebilirdi sorusunu kendimize sorarak yazarı affedebiliriz. Öyküde can alıcı olan öğelerden biri, lovecraft'ın kendi uydurgudu dil. özellikle de cthulhu'nun tekerlemesi: "Ph-nglui mglw'nafh Cthulhu R'lyeh wgah'nagl fhtagn" anlamı, kabaca "ölü cthulhu , r'lyeh deki evinde, rüya görerek bekliyor" (kaynak)
R'lyeh in okyanusun dibinde olduğunu da eklemeden geçemeyecegim. olay örgüsü ilerledikçe görüyoruz ki, cthulhu ölü bir şekilde rüya görerek bekliyor fakat yer yüzündeki bazı insanları da etkilemekten ve hatta eylemleri tetiklemekten geri kalmıyor... Özellikle norveçli balıkçının başından geçenlerin anlatıldığı kısım, oldukça etkileyici.
Sonuncusu dışında kitaptaki diğer hikayeler ilkine oranla daha kısa. İtiraf etmeliyim ki, son hikayeye kadar, aradaki bu hikayelerden ilkinden aldığım zevki alamadım hatta yer yer korku öğelerini başarısız bulduğum, etkilenmediğim de oldu. ancak henüz korku filmlerinin olmadığı bir çağda bunca şeyi hayal edip kağıda dökmüş olan Lovecraft'a haksızlık etmemek için, hikayelerin pek çoğunu "ben bunu zaten şu filmde izlemiştim" diye ele alırken, o filmlerin esas kaynağının bu hikayeler olduğunu pas geçmemek lazım.
Son hikayeden de biraz bahsederek yazımı noktalamak istiyorum. Innsmouth üzerindeki gölge, Cthulhu mitinin bir devamı niteliğinde bir hikaye, ve bence Cthulhu nun çağrısından daha başarılı. Gerek Kahramanın hikaye boyunca yaşadığı tereddüt ve korkular, başından geçen korkunç olaylar, gerekse hikayenin sürpriz sayılabilecek sonu, Innsmouth üzerindeki gölge'yi okuduktan yıllar sonra bile, detayları ile hatırlanabilir kılıyor.
Bu kitabı daha küçük yaşlarda okumuş olsaydım kesinlikle daha çok etkilenirdim, ancak ne yazık ki, yakın bir tarihte okumuş bulundum. İnsanların her kitap için maksimum zevki alabilecekleri bir yaş aralıgı olduguna inananlardanım sanırım... Gene de, korku-gerilim öykülerini seviyorsanız, hangi yaş aralığında olursanız olun, Lovecraft'a ve Call of Cthulhu ya bir şans verip okumanızı tavsiye ederim...
Yazıya Kuyruk:
On üzerinden puanım- 7
Yazarı- H.P. Lovecraft
Adı- Cthulhu'nun çağrısı
Orijinal Adı- The Call of C'thulhu
Çeviren- Dost Körpe
Sayfa Sayısı- 230
Tür- Korku/Gerilim
Kaç günde okudum- 3
Kaç kuruş- 14,63 TL (@ www.kitapyurdu.com)
Öneririr miyim- Türü seviyorsanız şiddetle. Sevmiyorsanız bile denemeye değer.
Yazıya Kuyruk:
On üzerinden puanım- 7
Yazarı- H.P. Lovecraft
Adı- Cthulhu'nun çağrısı
Orijinal Adı- The Call of C'thulhu
Çeviren- Dost Körpe
Sayfa Sayısı- 230
Tür- Korku/Gerilim
Kaç günde okudum- 3
Kaç kuruş- 14,63 TL (@ www.kitapyurdu.com)
Öneririr miyim- Türü seviyorsanız şiddetle. Sevmiyorsanız bile denemeye değer.
Cthulhu fhtagn!
YanıtlaSilÇok sevdiğim bir yazar Lovecraft, çok sevdiğim bir tür korku edebiyatı. Elinize sağlık diyorum Merope. :)
tesekkurler efendim :) benim icin de cok özeldir, ondan ilk yazım bu olsun istedim
YanıtlaSilBir aralar büyülenerek soluk almaksızın hapır küpür okuduğum, okuduktan sonra bana "ulan yoksa Poe'dan daha mı iyi bu herif" sorusunu sordurtmayı başarmış müthiş bir yazardır Lovecraft. Poe ile birlikte de gotik edebiyatının, korku ve dehşet öykülerinin tartışmasız en büyüğüdür. "Tarif edilemeyen dehşeti ve anlatılamayan bilinmeyeni" öyle enfes imgelerle, öyle enteresan kurgularla anlatır -ki okumalara doyulmazdır.
YanıtlaSilHa tabii, bitip tükenmek bilmeyen tasvirleri, upuzun cümleleri, "ulan hadi sadede gelsene artık" dedirtmesi, hikayelerini genelde muğlak bir sonla bitirmesi ara ara insana kitabı fırlatıp attıracak cinstendir. Ama alıştıktan sonra, her kitabevine koşar adım gidilir, "Lovecraft var mıydı abi" sorusu sorulur.
Mealen; Lovecraft hakkında iki satır laf etmemi sağladığınız için bile ne kadar teşekkür etsem az.
Yazı da gayet güzel olmuş, ellerinize sağlık, bayıldım(:
tesekkurler efendim, katılıyorum dediklerinize.
YanıtlaSilben biraz daha korku edebiyatının dışında durarak yazmaya çalıştım, malum herkes sevmiyor =) ama çagının çok ötesinde bir yazardır lovecraft abimiz, saygılar kendisine.
Okuyoruz listesindeki kitaplardan iki tanesini çok severek okumuş olup çevremdekilerede tavsiye etmişimdir. Biri Parfümün dansı diğeri ise Pusl kıtalar atlası. Ayrıca Grnage'ın Taş Meclisini de beğenerek okumuştuö. Özellikle parfümün dansının masalsı kurgusu ve felsefenin ana konusunu harika bir kurguyla işleyişi harikadır.
YanıtlaSiltaş meclisi, benim de çok begendigim bir kitaptır. parfümün dansını da oldukça merak ettim şimdi :)
YanıtlaSil