24 Ocak 2011 Pazartesi

Sokak Kızı (Nerrantsula) | Panait Istrati


Panait Istrati'nin bu romanı, aslında Sokak Kızı'nın (Saka Kız da derler kendisine, Nerrantsula da, Anicutsa da...) değil, Marco'nun hikayesi... Marco, Tuna Nehri kıyılarında yaşayan orta halli bir ailenin tek oğlu olan, on altı yaşındaki bir delikanlıdır. O yaşa kadar aşka düşmemiş olan Marco'nun gönlü, çevresindeki en asi, en delişmen kıza kapılır. Kimi kimsesi olmayan, suculuk yapan bu sokak kızına, mahalleliler Saka Kız derler. Saka Kız, köpekleriyle birlikte avlulu bir odada yaşar. Marco bir gün kızın dikkatini çekebilmek için, köpeklerinden birini araba altında kalmaktan kurtarır ve küçük sokak kızı onun sevgilisi olur. Ancak bir sorun vardır, acaba Marco kıskanç bir erkek midir? Çünkü sokak kızının bir sevgilisi daha vardır...

Sevdiği kıza olan aşkını kendi yaşlarında bir çocukla daha paylaşmak zorunda kalan Marco, kıskançlıkla, hırsla, aşkla, dostukla ilgili güçlü sınavlardan geçecektir. Bu sınavlar, Nerrantsula'nın başına gelen bir kazadan sonra gitgide güçlenerek devam edecek ve Marco'nun gerçek dostluğu, gerçek aşkı keşfetmesini sağlayacaktır.

Sokak Kızı, mutlu sonla biten, sevimli bir aşk öyküsü değil. Kenar mahallelerden, küçük yöre insanlarından çıkan gerçek, sert, zorlu bir aşk öyküsü. Panait Istrati'nin sıcak anlatımıyla sizi ilk anlardan sarıp sarmalayacağına eminim.

***

"... Elimizdeki ganimet bizi sıkıntıya sokmuştu, Epaminonda ile ben hiçbir şey yapamazdık. O sıra dışarı fırlamış gözlerle üstümüze atılan üç hayduta Nerrantsula'nın tek başına meydan okuduğunu gördüm.


Sol eliyle fırlattığı taşları bizi kovalayanların üstüne dolu gibi yağdırıyordu. Bizim veletlerin de desteğiyle hızla atılan taşlar hedefi bulunca daha bir dakika olmadan üç düşmanın kafası yarıldı! Ama kan revan içinde kalmalarına karşın, bizimle göğüs göğüse gelmek amacıyla bu taş yağmuru altında geçecek bir boşluk yakalamakta direndiler. Öyle olsaydı canımıza okurlardı, çünkü onlar neredeyse koca adamlardı.


Yaman sevgilimiz işte bunu kahramanca önledi, inanılmaz bir soğukkanlılıkla yavaş yavaş geri çekilerek yağdırdığı taşlarla ağır yaralanan üç serserinin bir kuyu başında durup yaralarını yıkamaya koyulmasını bekledi. 


O zaman biz tabanları yağlayıp tüydük ve Kalimeracılar Sokağı'nı tuttuk; orada bizi kahramanlar gibi karşıladılar.


- Yaşasın! Bravo Nerrantsula! Bravo Marco! Bravo Epaminonda! 


Ganimet aldığımız uçurtmayı Epaminonda taşıyordu. Nerrantsula ikimizin ortasındaydı, savaşçı kopil takımı peşimiz sıra geliyordu; sokağa girerken hep bir ağızdan söylemeye başladık:


Deniz kıyısında, kumsalda,
Nerrantsula fundoti!..."

3 yorum:

  1. Aaa bu kitap bende vardı ve okumayı unuttum okumadım, hatırlamış oldum senin sayende :)

    YanıtlaSil
  2. Bizde de yıllardır kitaplıkta duruyormuş Cumhuriyet Gazetesi vermiş yıllar önce, annemlerin kitaplığında gördüm İzmir'e getirdim, bir günde de okuyuverdim, iyi ki görmüşüm kitaplıkta. =)

    YanıtlaSil
  3. Haha aynen benim elimdeki de Cumhuriyetin verdiği :)

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails