6 Temmuz 2010 Salı

Jane Eyre

İngiliz edebiyatından ilk okuduğum romanlardan biriydi. Kasvetli ve acıklı havasıyla beni etkilemişti baya baya.

Jane Eyre'e baktığımız zaman ilk realist ve feminist romanlardan biridir. Döneminde baya eleştirilmiş, açık saçık roman yaftası bile vurulmuş. Tabi döneme baktığımız zaman normal geliyor.

Jane Eyre annesini ve babasını küçük yaşta yitirmiştir, amcasının yanına gelir lakin amcası ölünce yengesinin ve kuzenlerinin aşağılamalarına maruz kalır ve sonunda yatılı okula gider. Son derece katı ve dindar bir okulda çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirir. Mezun olunca Thornfield malikanesine Bay Rochester'ın evlatlığı Adele Varens'a mürebbiye olarak işe başlar.

Tabi Edward Rochester bu değişik ve sade tabiatlı küçük Jane Eyre'dan etkilenir. Ve olaylar devam eder. Okuyanlar bilir, okumayanlar içinde bu kadar spoiler yeter sanırım.

Jane Eyre hikayesi beyazcam'a aktarıldı birçok klasik eserde olduğu gibi.
En ünlüleri 1944'de Elizabeth Taylor'lu, Orson Welles'lı Jane Eyre, 1996 yapımı Charlotte Gainsburg, William Hurt, Anna Paquin, Elle Mcpherson'lu yapım ve Bbc dramalarından 2006 yapımı Ruth Wilson, Toby Stephens'in oynadığı ( ve benim en favorim,fotoğraftaki yapım) yapımlarla aktarılmıştır.

Dönemin gotik havası, eşyaların kıyafetlerin kasvetli hali ile ben kendi adıma seviyorum Jane Eyre'ı okumayı, izlemeyi. Özellikle kendi ayakları üzerinde dimdik duran bu kadını okumanızı şiddetle öneririm..

1 yorum:

  1. Ben hep Mansfield Park a benzetmişimdir ama tabi asıl o Jane eyre e benzer değil mi :)
    ikisi de cidden okunması gereken klasikler

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails