Merhaba!
Bu seferki kitap seçimimde polisiye - gerilim türlerine biraz ara verip Barış Bıçakçı'dan ve bu eşsiz kitabından bahsetmek istedim. Beni etkileyen o kadar kitap hakkındaki yorumlarımı sizlerle paylaşıp Barış Bıçakçı'nın kitaplarından biriyle ilgili fikirlerimi paylaşmazsam eksik bir şey yaptığımı hissedecektim.
"Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra" ilgili fikirlerimi yazmadan önce, Barış Bıçakçı'yla ilgili beni etkileyen şeylerden bahsetmek istiyorum. Elime aldığım her kitabı bitirmeden bırakmama huyum vardır ancak bir yazara körü körüne bağlanıp her yazdığını zevkle okuyabilen biri değilimdir pek. Lakin Barış Bıçakçı söz konusu olunca şu ana kadar onun hangi kitabını elime aldıysam sadece okumadım; zevkle okudum. O kadar sade ve müdahalesiz bir şekilde yazıyor ki, ister istemez bu doğallığa kapılıp o cümleleri kalbinizde hissediyorsunuz. Kısacası bu etkileyiciliğin sebebi, süslü ve upuzun cümleler değil, okuyunca bir şarkı mırıldanıyormuş hissi veren o sade cümleler. Onun hiçbir sözcüğü birbirinin ardından zorla gelmiyor, sanki O her defasında o sözcüğün yanına yakışacak bir diğerini ustalıkla buluyor. Öte yandan etkileyici olan bir diğer unsur da şu ki, Barış Bıçakçı'nın eserleri gerçeklikten uzak değil, hem de hiç değil.
Kitaba gelecek olursak, Başak adında bir kızın intiharıyla ilgili bir kitap bu. Kitabın adıyla bir bağlantı kuracak olursak, Başak bir süre yere paralel gidiyor ve ardından kendini yere bırakıyor; intihar ediyor. Ancak kitabımız bu intiharın etrafında gerçekleşen olayları, intihardan etkilenen insanları ve bu insanların geçmişi eşelemesini, düşüncelere dalmasını konu alıyor. Başka bir deyişle, bir intiharın kaç kişiyi ne şekillerde etkileyebileceğini, kaç kişinin hayatını nasıl değiştirebileceğini sorguluyorsunuz kitabı okudukça.
Kitabın içeriğiyle ilgili başka bir bilgi vermeye hiç gerek yok. Sözü hemen Barış Bıçakçı'ya bırakalım. Siz de kitabı elinize alın, akmasına ve akarken sizi de gittiği yere götürmesine izin verin.
Keyifli okumalar!