(Bu kapağı Tumblr'da görüp çok sevdiğim için Türkçe baskısının değil de bu baskının kapağını görsel olarak kullanmak istedim.)
Roman, Bozkırkurdu Harry Haller'in ev sahibinin yeğeni tarafından Bozkırkurdu'nun günlüğünün bize sunulmasıyla açılır. Sunucu, Bozkırkurdu'ndan bahsederken "Görüleceği üzere akıl sağlığını yitirmiş olduğuna şüphe yok," der ve bizleri günlükle başbaşa bırakır.
Harry Haller, Hermann Hesse'nin izdüşümü bir karakter; yazar, düşün adamı, çevirmen, müzik bilimleriyle uğraşmış biri, bir okur... Ancak Harry Haller'i Harry olmaktan alıkoyan ve içten içe onun bir insan olarak kendini geliştirmesine muhalefette bulunan, içgüdüsel, ilkel bir yanı vardır. Bu yanı yüzünden kendisine Bozkırkurdu der. Harry'nin eline bir gün, bir tiyatrocu tarafından tutuşturulan "Bozkırkurdu Üzerine Bir İnceleme" başlığını taşıyan bir kitapçık, Harry'nin iç dünyası üzerine yazılmış bir incelemedir ve Harry bu kitapçığın kimin tarafından, ne amaçla yazıldığını, kendisine neden ulaştırıldığını düşünedursun, çaresiz bir akşamda bir pavyonda tanıştığı Hermine, hem Harry'nin hayatını değiştirecek hem de sorularını cevaplandıracaktır. Romanın son bölümü akılalmaz bir fantazyanın kapılarını aralarken okuyucuya "entelektüel gelişim" ile "yaşamın küçük zevklerinin tadına varma"nın da karşılaştırmasını yaptıracaktır.
"Yalnızca kaçıklar için..."
"Yalnızca kaçıklar için..."
Benim de elimde bu kitap vardı bugünlerde ama çevirisinden mi tam bilmiyorum kitaba bi türlü kapılamadım.Başı belli olmayan uzun ve anlatımı düşük cümleler yorunca kitabı bıraktım.
YanıtlaSilAçık konuşmak gerekirse ben de kitabı okurken ilk başlarda erkek arkadaşıma "Beklediğim kadar güzel değilmiş..." demiştim. Ne zaman ki Bozkırkurdu, Hermine ile tanıştı ve olaylar daha hızlı akmaya başladı, bitirdiğim zaman "İkinci yarısı aktı gitti vallahi," demişim, yani ilk yarıdan sıkılmayanları ikinci yarıda ve hele sonda birsürü güzellikler bekliyor. :)
YanıtlaSil(Not, Supertramp'i pek severim. İyi okumalar!)