17 Mart 2014 Pazartesi

Cuma ya da Pasifik Arafı, Michel Tournier


 Fransız yazar Michel Tournier, Cuma ya da Pasifik Arafı'nda ünlü roman Robinson Crusoe'yi yeniden yorumluyor. Robinson Crusoe, dünyanın en bilinen romanlarından biriyken bu romanı neredeyse bir çocuk romanı gibi algılamamıza neden olan anlatımdaki tüm sadeleştirmeleri, bir hayatta kalma hikayesini nispeten sevimli bir macera haline getiren tüm törpülemeleri Michel Tournier en başından, tüm sertliğiyle yazıyor.

 Bu romanı aslında ağır dili ve "Başkası yoksa ben var mıyım?" sorusunu bilindik bir hikayeyi yeniden yorumlarken cevaplamayı denediği için bir felsefe romanı olarak tanıtmam lazım. Özellikle kazadan, Cuma'nın adaya gelişine kadar Robinson'un delilik ile verdiği mücadele, tüm tekrarlarıyla, tüm karmaşıklığıyla okuyucuyu sıkabiliyor. Ancak romanın başında, bildiğim Robinson hikayesini Cuma'nın bakış açısıyla okuyacağımı sandığım için saf bir heyecanla başlamışken Robinson'un adada öldürdüğü bir hayvanın topladığı akbabaların ve diğer leşçil hayvanların romana birden dişlerini bileyerek dalmalarıyla birlikte çok sert bir roman okuduğumun farkına vardım. (Bu da romana alıştıktan sonra daha da çok hoşuma gitti.) Yine de uyarmak gerekiyor, romanda olay örgüsüne, düşünceden daha çok önem veren okuyucular için belki de okunan en kötü kitap bile olabilir.

 Bildiğimiz Robinson hikayesinde hiç anlatılmamış olan Robinson'un yıllar süren yalnızlığındaki cinsel ihtiyaçları ve yine orijinal romanda çok az değinilen yalnızlığın sebep olabileceği delilik ile verilen savaş, bu romanda uzun uzadıya inceleniyor ve orijinal romanda eleştirilmeyen kölelik - efendilik olguları da bu romanda ele alınıyor.

"...Birbirlerinden acımasızca ayrılmış bitkisel karı kocalar tarafından icat edilmiş bu uzaktan döllenme, gözüne duygulandırıcı ve üstün bir zariflikte görünüyordu. Speranza'nın valisinin tohumuna bulanıp York'a kadar uçarak terk edilmiş karısını dölleyecek efsanevi bir kuşu düşlediği oluyordu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails